Klasik Hollywood sinemasının organik aile yapısını incelemeye alan ve yapıyı değiştirerek tartışmaya açan “Kramer vs Kramer”, aynı zamanda hayatımızı işgal eden kapitalist yaşam biçiminin aile kavramını bozguna uğratacağını işaret eden samimi bir film. “Bonnie and Clyde” filminin senaristi Robert Benton’un En İyi Oscar ödüllü bu filmi daha çok oyuncu performanslarıyla ön plana çıksa ve adından söz ettirse de, kalıplaşmış Hollywood cümlelerine getirdiği farklı bakış açısıyla da takdiri hak ediyor.
“Kramer vs Kramer” ismi itibariyle bir karşılaşma izleyeceğimizi düşündürtse de, aynı zamanda iki tarafın da birbirinden farkı olmadığını ve seyircinin bir Continue reading


13. Uluslararası Bağımsız Filmler Festivalinin Keşif bölümünde ülkemizde gösterim imkanı bulan, Büyük Britanya’nın taze yönetmenlerinden Clio Barnard’ın iki küçük çocuğun arkadaşlık hikayesini ve paralelinde kapitalizmin geldiği son noktayı anlattığı “The Selfish Giant” filmi, sade bir hikayesi olmasına rağmen çok katmanlılığıyla ve etkileyici diliyle dikkat çekmeyi başarıyor. Oscar Wilde’ın aynı adlı hikayesinden esinlenerek ortaya çıkan bu modern ‘masal’, bencilliğin hayatın her aşamasına nasıl nüfus ettiğini ve hiçbir rol modelin olmadığı yetişkinler dünyasında çocukların ‘bencil devler’ tarafından nasıl ezildiğini gözler önüne seriyor.
Kendine has üslubu, karakterleri hatta renk tonlarıyla Wes Anderson, her seferinde aynı yumuşak stilini kullanarak ve aynı zamanda birbirinden bağımsız farklı eserler ortaya koyarak bizleri mest etmekte. Son filmi “Moonrise Kingdom” yönetmenin hayal gücündekileri büyük bir güçle ve dinamizmle ekrana yansıtabildiği, eğlenceli bir ‘kendini iyi hisset’ filmiydi. Her ne kadar Wes’in sinemasına olan beğenim “Royal Tenenbaums” filmiyle başlamış olsa da, “
John Curran’ın son filmi Tracks 33. İstanbul Film Festivali’nde Çöldeki İzler adıyla gösterildi. Avustralyalı yazar Robyn Davidson’ın aynı adlı anılarının başarılı bir uyarlaması olan filmin yönetmeni zaten uyarlama konusunda tecrübeli bir isim. Curran, 2006 yılında
Robert Lepage sinemadan çok tiyatro çalışmalarıyla tanınan ve asıl iddiasının tiyatro alanında olduğunu söyleyen ancak tiyatroda yarım kalanların sinemanın imkânlarıyla doldurulduğunu, bu nedenle sinemaya da ilgi duyduğunu ifade eden bir yönetmen. Lepage’ın yönetmenlik koltuğunu Pedro Pires ile paylaştığı son filmi Triptyque (Üçleme), 33. İstanbul Film Festivalinde gösterildi.
Japon sinemasının en üretken ve çılgın yönetmenlerinden biri olan Takeshi Miike, çeşitlilik sağlayan filmleriyle festival seyircisinin her zaman ilgisini çekmiş bir isimdir. Kült mertebesine ulaşmış en bilindik filmlerinden olan 