Frances 27 yaşında, Brooklyn’de ev arkadaşıyla yaşayan, hayatta her şeyi başardıktan sonra onur belgeleriyle Paris’e taşınma hayali kuran, hayat dolu bir modern dansçıdır. Ev arkadaşı Sophie, Frances’a göre daha aklı başında görünse de, bu iki genç kadın aslında aynı kişidir. Sophie, Frances’ın ruh ikizidir. İlk anda Frances ve Sophie arasında lezbiyen bir ilişki olduğu fikri akla gelir ama onlar sadece arkadaştır; o kadar yakın arkadaşlardır ki, Frances’ın söylediği gibi “artık seks yapmayan lezbiyen bir çift”e benzerler ve ne zaman ki Sophie evden ayrılır, o zaman Frances için büyük düşüş başlar. Filmin renk paleti sadece siyah ve beyazdan oluşuyor olsa da, Frances hayatında her şeyin açıkça siyah ya da beyaz olmadığını görecektir. İşte Frances Ha, bu genç kadının hikayesini Continue reading
Tag Archives: New York
The Great Gatsby (2013): Ey Amerika, Sen de Bir Rüyadan İbaretmişsin!
Fitzgerald‘ın klasik romanı The Great Gatsby‘den Baz Luhrmann‘ın uyarladığı film, bu yıl Cannes Film Festivali’nin açılış filmiydi. Zaten böylesi ünlü bir romanı sinemaya uyarlamak riskli bir hareket iken, 1974’te Jack Clayton‘un çektiği unutulmaz versiyonun üzerine bu işe kalkışmak ise gerçekten cesaret isterdi. Baz Luhrmann bu cesareti gösterdi ama filmi Fitzgerald’ın romanı ve Clayton’ın filmiyle kıyaslayan eleştirmenler tarafından acımasızca eleştirilmekten de kurtulamadı. Oysa ki, 2013 yapımı bu film için kendi içinde bir değerlendirme yapacak olursak çok daha adil yorumlara ulaşabiliriz. Continue reading
Shame (2011): Senin Bacına Aynısını Yapsalar İyi Olur mu Kardeş?
Birkaç yıl öncesine kadar Steve McQueen denince akla ilk olarak Papillon, The Magnificent Seven ve The Great Escape filmlerinin unutulmaz aktörü olan Hollywood yıldızı Steve McQueen gelirdi, ama şimdilerde bu isim Hunger filmiyle tüm dünyada büyük beğeni toplayan Altın Kamera ödüllü İngiliz yönetmeni anımsatıyor. Uzun yıllar kısa film yönetmenliği yapan ve ilk filmi Hunger’ı 2008 yılında çeken McQueen’in ikinci filmi olan Shame ise yönetmenin sinema anlayışındaki keskin çizgileri netleştirmesi açısından filmografisinde önemli bir yere sahip.
New York’ta yaşayan, orta yaşlı, yakışıklı, kariyer sahibi bir adam olan Brandon’ın seks bağımlılığı Continue reading