The Rover (2014): Bağımsız Sinema Klişelerinde Boğulmak

roverYönetmen David Michot’un daha önceki filmlerini izlememiştim ve filmin künyesine bakmasaydım izlediğim hikâyenin Amerika’lı yeni mezun olmuş bir sinema öğrencisinin elinden çıkmış olduğunu düşünürdüm. Avustralya’nın kırsal kesiminde, post-apokaliptik bir dönemde geçen “The Rover”, konu olarak insanlar arasındaki iletişimin ve manevi değerlerin tükendiği, şiddetin ve el koymanın başrolde olduğu bir dünyada bir adamın aracının çalınması ve aracını bulmak için sarf ettiği çabaya odaklanıyor. Tür olarak aksiyon-suç-dram karışımı bir film ancak diğer türlerden de yararlanmış yönetmen; özellikle neo-western bir atmosfer oluşturma konusunda sade ancak etkili bir işe imza atmış. Ancak Continue reading

Advertisement

Holy Smoke (1999): Jane Campion’dan “Sui Generis” Bir Kadın (Bölüm 2)

holy-smoke Jane Campion’un Titanic’le ünlenen Kate Winslet’in başrolünde oynadığı beşinci uzun metrajlı filmi Kutsal Duman, bağımsız konusuyla dikkat çeken bir yapım. Piyano’da da başrol erkeği oynayan Harvey Keitel, Hindistan’a ruhsal yolculuk için giden Ruth’un oradaki öğretilerin etkisinde fazlaca kaldığını düşünen ailesi tarafından onun normalleştirilmesi için tutulan PJ Waters karakterini canlandırır. Yaşlı erkek – genç kadın ikiliğinin yarattığı gerilim, ikilinin Avustralya’da geçirdikleri üç gün boyunca devam eder ve bu, filmin iskeletini oluşturur.
Yine iki saate yakın süresiyle klasik bir Campion filmi olan Kutsal Yürek’te Ruth’un boyun eğmez kişiliğinin PJ’nin etkisine girmektense zamanla cazibesiyle Ruth’un onu kendine tutkun ettiği görülür. Continue reading

Tracks (2013): Kadınlar Her Yerde!

TracksJohn Curran’ın son filmi Tracks 33. İstanbul Film Festivali’nde Çöldeki İzler adıyla gösterildi. Avustralyalı yazar Robyn Davidson’ın aynı adlı anılarının başarılı bir uyarlaması olan filmin yönetmeni zaten uyarlama konusunda tecrübeli bir isim. Curran, 2006 yılında The Painted Veil romanından uyarladığı Duvak filminde uzak ve tekinsiz coğrafyalara giden Kitty aracılığıyla kadın ruhunun gizli yanlarını ele alıyordu. Yedi yıl sonra çektiği filmi Çöldeki İzler’de ise 1977’de bir köpek ve dört deveyle Avustralya çöllerini geçen Robyn Davidson’ın macerasını anlatırken zorlu coğrafi koşulların ve doğada tek başına olma durumunun aracılığıyla kadın dünyasının dehlizlerine bir kere daha dalar. Continue reading