Gösterime girdiği yıl için Hindistan’ın en iyi filmi olarak lanse edilen ve bu dalda başta Filmfare Awards olmak üzere birçok ödül alan Barfi, Anurag Basu imzalı sosyal mesaj içerikli sıcacık bir film. Hatta bu sıcak film tabirini daha da somutlaştırmak adına “Amelie” tarzına en çok yaklaşan film olarak açmak da mümkün. Gerçekten de iki buçuk saatlik uzun süresine rağmen sıkmadan kendisini izlettiren, izleyenin yüzündeki gülümsemeyi bozmamaya özen gösteren sevgi dolu bir film Barfi.
Doğuştan duyma engelli ve bu yüzden de konuşamayan baş karakterimiz günlerini aylaklık yaparak ve kendi özgür dünyasının tadını çıkararak geçirmektedir. Barfi, kasabaya tatile gelen Sengupta ve ailesiyle karşılaştığında, ilk bakışta Sengupta’ya aşık olur ve onunla tanışmanın yollarını arar. Ancak Sengupta nişanlıdır ve çok yakın bir zaman içerisinde zengin bir adamla evlenecektir. Buraya kadar klasik bir Bollywood filmi çizgisinde ilerleyen film, Jhilmil isminde otistik bir genç kızın kaldığı yurttan ayrılıp ailesinin yanına dönmesiyle farklı bir yöne doğru kaymaya başlar. Barfi, Jhilmil ve Sengupta aşk üçgeninde üç karakterin de farklı eksiklikleri bulunmaktadır ve zamanın hızla akıp gittiği bu koşuşturmaca da kazanan cesaret ve sadakat olacaktır. Filmin senaryosu hiçbir sürpriz vaat etmiyor ancak belki de içerisindeki aksiyon dozunun artması ve dramla birbirini dengelemesi adına senaryonun içine polisiye bir hikayecik bile eklenmiş. Jhilmil’in kaçırılması ve bunun baş zanlısı olarak Barfi’nin peşine polislerin düşmesiyle mevcutta zaten ilgi görecek bu aşk üçgeni daha da ilginç ve macera dolu bir hal alıyor. Son on senede Hint sinemasında vitrindeki filmlere baktığımızda bir yığın başı sonu belli aşk filmlerinin ilerisinde duran sosyal sorumluluk içeren didaktik filmlerin çoğalmaya başladığını görüyoruz. Özellikle Aamir Khan’ın etkili bir şekilde sinema dilini kullanarak Hindistan’ın sorunlarına değindiği ve insanların sevgiyle büyüyecekleri bir ortam oluşturmayı düşlediği görülüyor. Aynı şekilde Barfi filmi de karar alırken sevgiyi değil de maddiyatı düşünen bir karakterin pişmanlığını ve iki engelli ama özgür ruhun aslında kendisini tam sanan bir bireyden daha mutlu olduğunu gösteriyor ve bu tarz pozitif mesajlarla kendi sinema kültürüne önemli bir değer armağan ediyor. Hint filmlerinin belki de diğer ülke sinemalarına göre basit ve naif kalan bu yaklaşımını samimi bulduğumu söylemeliyim. Barfi rolünde Ranbir Kapoor’u gördüğümüz filmin asıl yıldızı Jhilmil’i oynayan Priyanka Chopra. Dünya güzeli ünvanı olan oyuncu, şarkıcı, şarkı sözü yazarı, on parmağında on marifet bulunan Priyanka Chopra bu filmde tanınmayacak bir halde ve oyunculukların egodan uzak samimi bir dille gösterdikleri performans da filmin sıcaklığını arttıran etkenlerden. Filmin diğer güçlü yanlarından biri de müzikleri, uzun süresi boyunca parçaların çok fazla tekrarlanması haricinde çalan bütün parçalar filmin dokusuna uygun ve etkileyiciydi. Filmden sonra dahi müzikleri bulup dinlemek isteyeceksiniz. Amelie dokusuna sahip, insanın içini ısıtan bir sevgi filmi dedik Barfi’ye ancak filmin üzerinde durmamız gereken eksikleri de yok değil. Barfi’yi Aamir Khan filmlerinden bir derece aşağıda tutan ve seyircinin “iyi, hoş, sevimli bir film ancak bir şeyler eksik gibi” derken bahsettiği eksik kısım, filmin yumuşak karnı Hint filmlerinde maalesef çokça gördüğümüz abartı senaryosu. İdeallerine ulaşmak için hayallerini bastıran bir kadın, sağır dilsiz olup özgürlüğün tadını çıkaran bir adam ve bastırılmış duygularının açığa çıkmasını bekleyen otistik genç kız gibi üç güçlü karakterin varken ve bunları bir aşk hikayesine yediriyorken araya dedektiflik hikayesinin girmesi yine bir derece anlaşılabilir ancak filmin sürprizi olarak öne sürülen polisiye kovalamacanın aslında balon köpüğü bir hafifliği olması filme negatif anlamda etki ediyor. Yani hikaye en baştan karmaşık bir hale girerken de çözülmeye başlarken de seyircide kaçma-kovalamaca dedektiflik sahnelerinden çok üç karakterin kendi arasında yaşadıklarını takip etme isteği oluşuyor ve beklentiyi karşılamayan filmin sürprizi de filmin hikaye kurgusu olarak iskeletini oluşturan yapıyı çatlatıyor. Hint filmlerinde romantik komedi filmlere gereksiz aksiyon yan hikaye serpiştirme sevdası sürdükçe aynı çatlak iskeleti birçok başka filmde görmemiz mümkün olacaktır.
Sonuç olarak zihni dinlendirmeye, hoşça vakit geçirmeye ve güzel müzikler dinlemeye yarayan Hint menşeili bir ‘feel-good’ filmi var karşımızda. Dogmatik, sert uçları olan, Kuzey Avrupa filmlerine düşkün bir sinema seyircisi bu pembe dünyanın içine ne kadar girebilir bilemeyiz ancak mevcut Bollywood severler için ideal izlenmesi gereken bir film Barfi.