Vesikalı Yarim (1968): Lütfi Akad Sinemasında Kadın Temsili Klasiği

Vesikali-YarimSinemacılar döneminin ilk usta ismi olan Ö. Lütfi Akad Vurun Kahpeye, Yalnızlar Rıhtımı, Gelin, Düğün, Diyet filmleriyle kendine has bir sinema dilini oluşturmuştur. Genellikle uzun, sabit kamera hareketleri ve yakın planları tercih etmesiyle, gerçekçi bir üslubu benimsediğinin işaretini vermektedir. İşlediği konularda seyircisini bir dış gözlemci olarak, hayatın içindeki gerçek karakterlerin olaylara bakışıyla birlikte yansıtmaktadır. Lütfi Akad’ın bu sinema anlayışını benimsediği zamanlarda, Türk sinemasında aile melodramları izlenmekte ve sinemanın bir sanat olduğu ikinci planda tutulmaktaydı. Tüm ülkede Türkan Şoraylı, Yılmaz Güneyli filmlerle star sistemi hakimdi ve sinema bir eğlence aracı olmaktan öteye gidememişti. Ancak ulusal sinema anlayışıyla birlikte sinemacılar döneminin mimarları, Türk sinemasına derinlikli bir yapı kazandırdılar. Özellikle Lütfi Akad, 1968 yılında çektiği yine bir aile melodramı olan Vesikalı Yarim filmine, kazandırdığı dil ve estetik ile bu derinlikli yapının temellerini atmıştır. Evli, iki çocuk babası olan manav Halil ile Konsomatris Sabiha’nın imkansız aşkının anlatıldığı film, gerçek aşkı tanımlamasıyla da dikkat çekmektedir.

İstanbul’un Kadırga semtinde bir mahalle esnafı olan Manav Halil, arkadaşlarıyla saza gitmeye karar verdiğinde; Beyoğlu’na doğru yola çıkmaktadır. Bu semt, altmışlı yılların İstanbul’unda gelenekçi ve modern yaşamın keskin hatlarla ayrıldığı semtlerden biridir. Ayrıca Beyoğlu, Halil’in dünyasından daha farklı bir yaşam olarak, onun geleneklerden kopuşunun ve de Sabiha ile yaşayacağı yeni bir yaşamın yeri olacaktır. Pavyonda, arkadaşlarını uğurladıktan sonra yalnız başına rakı sofrasında dururken, bir anda beliren Sabiha’nın gelişi, melodramların vazgeçilmez kuralı, ilk görüşte aşk temasının karşılığıdır. Mekan sessizleşir ve Sabiha yakın planda ekranda belirir. “Sigaramı yakar mısın?” sorusu adeta bu ilk anın büyüsünü bozmakta ve Halil’in dünyası için bambaşka bir kadın olduğunu tanımlamaktadır. Bu her ne kadar onun dünyasından farklı olsa da, “kokulu ve boyalı kadın” tanımlaması, bu kadını arzuladığının ilk göstergesidir. Halil ve Sabiha’nın dünyalarına dair bu cümleler, bambaşka bir yola girmelerine neden olacaktır. Halil’in sakin ve kendi halinde yaşamı bu andan sonra değişecektir. Bu değişimin ilk göstergesi, babasının camiye çağırdığı zaman gelmemesi olacaktır. Bu cevap, Halil’in kendine ait değerlerinden uzaklaştığına yönelik bir işarettir. Halil yeniden pavyona gittiği zaman, Sabiha yine küpeleri ve kokusunu sürerek Halil’in yanına gelir; bu toplumsal cinsiyet anlamında, kadının erkeğin istediği nesneye bürünmesine ve ataerkil ağ içerisine ilk teslimiyeti olarak yorumlanmaktadır. Ataerkil ağ içerisinde tanımlama erkek tarafından yapılmakta ve kadın bu tanımlama sürecine uymaktadır. Melodramlarda özellikle kadın karakterlerin erkeğini elde etmesi için her şeyinden vazgeçmesi gerekecektir. Artık Sabiha eski yaşamından vazgeçmekte ve değişmektedir. Pazara gidip alışveriş yapmakta, evinde ev işleriyle günlerini geçirirken, aile melodramında kadından beklenen davranış kalıplarını yerine getirmeye başlamaktadır. Özellikle melodramların en önemli kurallarından biri olan “denetleyici erkek” ve “denetlenen edilgen kadın” karakterlerin yapılanmasında yine karşılık bulmaktadır. Sabiha’nın denetlenen edilgen kadın konumu “Benden memnun musun?” sorusuyla karşılık bulacaktır. Kadın bu anlamda, kendini erkeğin gerisinde konumlandırmaktadır. Bu anlamda melodramda teslimiyet, kadın için verebileceği en iyi karşılık olmaktadır.

Vesikali-Yarim

Halil ile Sabiha’nın aşkının imkansızlığı kadının konsomatris olmasıyla ilişkilendirilirken, asıl senaryonun çatışma noktası Halil’in evli olmasıdır. Sabiha’nın bu gerçekleri öğrenmekten kaçıyor oluşu, arkadaşının “Sorsana evli mi?” sözlerine karşılık, “Ya evet derse” sözcükleriyle karşılık bulacaktır. Bu, gerçeklerle bile yüzleşemeyecek kadar büyük bir aşk besleyen Sabiha için iç çatışmaların başladığı yer olmaktadır. Sabiha’nın bu tutarsız davranışları, Halil’in eski yaşamına geri dönmesine sebep olur. Evine döndüğünde, evindeki karısının hiçbir şey demeden terliklerini vermesi ve de yatağını yapması kadının aile kurumunu devam ettirmek ve onu korumak gibi görevlerinin bir karşılığı olarak yer almaktadır. Bu iki tip kadın figürü, melodram kalıplarında çoğunlukla yer almasına rağmen, bir farklılık vardır. Vesikalı Yarim, daha önceki melodramlarda alışık olmadığımız bir femme fatale gibi tasvir edilen konsomatris bir kadının, bir aşığa dönüşebileceğine dair olumsuz düşüncelerimizi yıkmakta, bu kadının gerçekten var olabileceğini kanıtlamakta ve geçmiş bir stereotip kalıbını bu karakter konumlandırmasıyla yıkmaktadır.

Halil’in gerçek yaşamına dönüşü gelenekçi bir üsluptan ziyade, gerçekçi bir durumun karşılığıdır. Her şey o dönemin gerçekliğinde olmakta ve aile kurumu yeniden yüceltilmektedir. Hatta Sabiha yeniden manav dükkanına gelip, Halil’i ailesiyle gördüğü anda bile bir adım daha atabilirken, Halil’in babasının ona bakışları bu ataerkil yapıyı bozamayacağına ve hiçbir zaman ait olmadığı aile kavramını yaşayamayacağına dair bir bakıştır. O an, Sabiha’nın Halil’in evli olduğunu öğrendiği zamanki “Başka bir kadın olsaydı kolaydı, uğraşır baş ederdim, ama aileyle baş edilmez, babamdan bilirim” deyişini hatırlarız. Sabiha’nın evindeki vitrinde sadece annesinin resminin olması da geçmişine dair bazı bilgiler vermekte ve bir aileye sahip olmadığına dair varsayımı güçlendirmektedir. Vesikalı Yarim’in finalinde kendi geçmişiyle yüzleşen Sabiha, zor yolu seçerek insanların içinde kendi gerçekliğine doğru geri döner.

Vesikali-Yarim

Lütfi Akad’ın gerçekçi ve gelenekçi üslubuyla, orta sınıf aileyi yücelten tavrı burada da riayet etmektedir. Her ne kadar gerçek aşk, Sabiha karakterinde karşılık bulsa da, feminist bakış açısıyla melodramlar erkeği yücelten ve olayların asla kadınların yararına sonuçlanmadığı gösteren bir yapıdadır. Lütfi Akad’ın Vesikalı Yarim filmi, bir aile melodramına derinlik kazandırarak, bu türün de bir sanat filmi olabileceğine dair yeni bir söylemi gerçekleştirmiştir.

Advertisement

One thought on “Vesikalı Yarim (1968): Lütfi Akad Sinemasında Kadın Temsili Klasiği

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s