Haberin, tarihin dolayısıyla ideolojinin üretilen bir “şey” olması durumunu göz önüne seren 1997 yapımı Barry Levinson’un yönetmenliğini yaptığı Wag The Dog (Başkanın Adamları) filminde kurmaca bir savaş senaryosuyla gündemin seyrini değiştiren iktidarın medyayla olan bağının daha doğrusu medya araçları üzerindeki söz hakkının ne boyutta olduğu işin mutfağından anlatılır. Başkanın Adamları filmi orijinal adı olan Wag the Dog’dan kolayca anlaşılacağı üzere, olağan biçimde “köpeğin kuyruğu sallaması değil, kuyruğun köpeği sallaması” ile iktidar-medya (sinema)-söylem-ideoloji dörtlüsünün birbirini nasıl etkilediğini, birbirine nasıl yön verdiğini konu edinir. Manipüle edilen gerçeklik algısı ve dil, sinemanın ulusal ve uluslararası arenada kitlelere yön verme gücüyle birleşince ortaya neredeyse gerçekten daha gerçek bir atmosfer çıkar. Başkanın Adamları filmi medyanın iktidarın elinde şekillendiği ve bunun dışında alternatif bir söylem gelişmesinin neredeyse imkânsız olduğu tezinden yola çıkarak çekilmiş, uydurma bir savaş çıkarmaya bile gücü yetecek iktidar-medya ilişkilerinden ve bu uğurda her şeyin mubah sayılmasından bahseden cesur ve öncül bir yapım. Film, haberin yaşananlardan ziyade oluşturulan, yazılan metinlerden ibaret olduğu gerçeğini sarsıcı biçimde dile getirir… Wag the Dog filmi eleştirisi