Ülkemizde yeterince Hint sinemasına yer verilmediğini göz önüne alırsak, sessiz sakin vizyona giren Chennai Express filmini Nisan ayının sürprizi olarak nitelendirebiliriz. Rohit Shetty’nin yönettiği, ‘Kral’ lakaplı Shah Rukh Khan ve son dönem yıldızlardan Deepika Padukone’nin oynadığı, dilimize ‘Aşk Treni’ olarak çevrilen film, Hindistan’daki millet, dil ve din çeşitliliğini esprili bir şekilde klasik Bollywood aşk hikayesiyle birleştiriyor ve en büyük kozu da Hint efsanesi Shah Rukh Khan.  Hint sinemasıyla az da olsa ilgili olan birisi için bile Shah Rukh Khan ismi filmi izlemek için yeterli bir sebeptir. Belki de bu yüzden ülkemizde vizyon yüzü gören Hint filmlerinin sayısı bir elin parmak sayısını geçmezken ‘Aşk Treni’ az da olsa ülke sinemalarımızda gösterimde ancak net bir şekilde söylemek gerekirse film, Bollywood’un kapasitesinin çeyreğini dahi gösteremeyecek kadar dağınık ve kötü bir film. Bollywood’un kültürel dokusuna yabancı olmayan biri olarak ve kişisel bir Shah Rukh Khan beğenisine sahip olduğum halde Chennai Express filmi hikayesini toparlayamayan, romantizmi filmin aksiyonuna yediremeyen ve oyuncularına vurucu diyalogları sağlayamayan bir film.

Film Rahul adında kırk yaşına kadar büyükbabasının görüş alanından uzaklaşmadan yaşayan, sıradan bir adamın hikayesini anlatıyor. Bu sıradan adam büyükbabası öldükten sonra ninesine büyükbabasının küllerini Rameswaram’a dökeceğine dair bir söz verir. Ancak arkadaşlarıyla çok daha önceden hayatını değiştireceğini düşündüğü bir tatil planı yapan Rahul, ninesini kandırmak için Rameswaram’a doğru giden Chennai Express trenine bir sonraki durakta inip arkadaşlarının arasına katılmak planıyla biner. Chennai Express treninde hayatının tatilini yapmak üzere arkadaşlarının arasına katılacağı anı iple çeken Rahul’un hayalleri, hareket eden trene yetişmesi için yardım ettiği Meennama ve onun peşindeki adamlar tarafından suya düşecektir. Meennama’nın tehlikeli bir mafya babasının kızı olması ve yakın zamanda zorla evlendirilecek olmasıyla Rahul kendisini bir anda hiç beklemediği bir maceranın içinde bulur ve artık eski sakin hayatına dönmesi neredeyse imkansızdır. Diyaloglarda çokça geçen ‘Sıradan bir adamın gücünü asla görmezden gelme’ cümlesini filmin ana söylemi olarak değerlendirebiliriz. Güçsüz, sıradan, kendi halinde bir adamın kendine güveninin gelmesiyle aşkı için verdiği mücadelenin arka planı Tamil doğa güzellikleriyle süslenmiş. Aynı zamanda Meennama’nın Tamil’li olması filmin Tamil halkına da yoğunlaşmasına imkan vermiş. Hindistan çok fazla sayıda farklı kültürün, dilin, dinin buluştuğu bir coğrafya ve Hint sineması denilince Bollywood haricinde yaklaşık on beş farklı film endüstrisinden bahsetmek mümkün. Tamil bölgesinin kendi halkıyla kendi dilinde yaptığı Tamil filmleri de Dünya’da çok meşhur olmasa da Hindistan’da Bollywood’la yarışabilecek düzeyde olan ender sinemalardan. Bu yüzden Chennai Express’in ikisinin arasında bir yerde duran pozisyonu sonucu ülkede yaptığı gişeye şaşırmamak gerekir, üstelik bir de Shak Rukh Khan faktörü varken. Ancak hem senaryo hem de yönetmenlik bazında baktığımızda klasik olmuş Shak Rukh Khan filmlerinin yanında bu film, bir nevi ülkemizdeki Recep İvedik parodilerine benzemiş.

Film pek çok yerde eski Bollywood filmlerine göndermeler yapmakta ve bunların ilki de zaten karakterin isminde gizli. Rahul ismi filmin Shah Rukh Khan hayranlarına yaptığı güzelliklerin ilkidir çünkü Rahul ‘King’in eski birkaç filminde oynadığı karakterlerin ortak ismidir. “Rahul, beni tanıyor olmalısın!” gibi daha önce de kullandığı klasik cümleyi söyleyerek hikayeye başlayan film, devamında da bol bol Bollywood parodileri yapıyor ve Hint filmi severleri avlamaya çalışıyor. ‘Dilwale Dulhania La Jiyenge’, “Kuch Kuch Hota Hai’, ‘Rab ne bana di Jodi’, ‘Life of Pi’ ve ‘ My Name is Khan’ filmlerine göndermeler yapan ve seyircilere bir anlamda Hint filmleri anketi düzenleyen yönetmen Rohit Shetty, yaptığı her göndermede bahsi geçen filmi izleme isteği oluşturuyor. Çünkü Chennai Express filmi, Bollywood’un kendine has ritmik formülünü hiçe sayıp, aksiyonun dengesini arttırdıkça karakterleri silikleştirmiş, üstelik aksiyon sahnelerini de B sınıfı filmi tadında yapmış. Çok sevilen Shah Rukh Khan’ı bile tam olarak kullanmayı becerememiş yönetmen, öyle ki ünlü oyuncunun bizim eski jön aktörlerimiz gibi numaralı bakışları olduğu kadar abartılı mimikleri de var. Komedi unsurlarında oyuncunun abartılı rol yapması beklenirken, romantik sahnelerde üç numaralı bakışı atmasını istersin oyuncudan; kural budur. Ancak yönetmen aksiyon-aşk dengesini tutturamadığı gibi, filmde romantizmle komedinin de dengesini tutturamıyor ve karşımıza sürekli abartılı oyunculuk yapan bir Shah Rukh Khan çıkarıyor.

Bütün teknik ‘olmamışlıkların’ üzerine seyirciyi doyurabilecek herhangi müzikal bir zarafet de bulunmadığından Chennai Express ‘izle unut’ filmi olmaktan öteye geçemiyor. Shah Rukh Khan severlerin otuzuncu kez olacak olsa bile ‘Kuch Kuch Hota Hai’ ya da diğer eski filmlerinden birini izlemelerini tavsiye ederim. Hele sinemada bu filmi izlemek, daha çok Hint filminin sinemalarımıza gelmesi açısından destek olmak dışında tam bir vakit kaybı olacaktır.