Gene Siskel ile film eleştirmenliğine farklı bir boyut katmış, Hollywood Bulvarı’na adını yazdırmış, mesleğinde marka olmuş bir isim Roger Ebert. Yazdığı eleştirilerle uzun bir süre popüler sinemayı takip eden kesimin iyi/kötü anlayışını etkilemiş, baş parmağını yukarı kaldırmasıyla bir filmi gişe rekortmeni yapabilen bir ismin hayatının anlatıldığı bir film hakkında ne denilebilir? Steve James’in yönetmenliğini yaptığı, usta eleştirmenin son anlarına tanıklık eden ‘Life Itself’, hem vizyonda hem de if2015 programındayken mutlaka sinema severler tarafından izlenmeli. Çünkü sinemaya gönül vermiş birinin nasıl bu sektöre dahil olduğu, çalışkanlığı ve kıvrak zekasıyla nasıl sektör içerisinde yer edindiği Continue reading
Tag Archives: Belgesel
Al Midan (2013): Mısır Devrimi’ne Şiirsel, İçten Bir Bakış
Mısır Devrimi’ni anlamak, anlatmak, enine boyuna tam ve doğru bir analizini yapmak şu an için neredeyse imkansız. Çünkü halen devam eden bir mücadele ve belki de ateşlenen bu fitil hiç bitmeden sürekli yanmaya devam edecek. Dünya tarihinin daha önceden alışık olduğu kitle hareketleri ile sosyal medyanın muazzam gücü birleştiğinde ortaya çıkan Mısır Devrimi ya da komşu ülkelerdeki isyanlarla birlikte ele aldığımızda Arap Baharı, geliştikçe güçlenen ancak aynı ölçüde çözümsüz bir hal alan ve rüzgarını tüm dünyaya savuran bir hareket olarak şimdiden tarihe geçti; yine de tam olarak bu baharın ilkbahar mı, sonbahar mı olduğunu öğrenemediğimiz de bir gerçek. Bu açıdan bakıldığında Al Midan (Meydan) filmi, Mısır Devrimi’ne ve sonrasına Continue reading
Samsara (2011): Sonsuzluğun Dayanılmaz Hafifliği
Sanskrit dilinde doğanın sonsuz döngüsü anlamında gelen Samsara, Amerikalı ünlü yönetmen-yapımcı Ron Fricke’nin 1992 yapımı Baraka’dan 19 yıl sonra çektiği filmin hem ismi hem de filmin diyalog içermeyen görüntülerinin tek kelimelik özeti. Yapımı yıllar sürmüş, onlarca ülkede geçen Samsara filmi nefesinizi kesecek etkileyici sahnelere sahip olmanın yanı sıra anlatmak istediğiyle de önemli bir film. Türkiye’de bu sene If Bağımsız Filmler Festivali’nde izleme şansını bulduğumuz filmde Nemrut, Sultanahmet Camii ve Kapadokya’dan da görüntüler mevcut.
Filmin henüz başlarında jenerikten sona Myanmar Bagan Tapınakları’ndaki rahiplerin grup çalışması Continue reading
Tartışmada “Yanılgıdan Kurtarmak Aşağılamak Değildir” (2. Bölüm)*
* Zuhal Tuzcu tarafından Erhan Odabaş ile Sözün Farkı – Türkiye’de Tartışma Kültürü adlı belgesel üzerine yapılan röportaj metni. Metnin orijinaline http://www.dagmedya.net/2013/06/26/erhan-odabas-tartismada-yanilgidan-kurtarmak-asagilamak-degildir/ adresinden ulaşılabilir.
Taksim – Gezi Parkı Tartışıyor mu?
Beni düşündüren bir konu da vardı. Belgeselin galası 7 Haziran Cuma günü yapıldı. Bildiğimiz gibi Taksim Gezi Parkı’nda 31 Mayıs’ta direniş gerçekleşti. Yani bu direniş galanın olduğu gün de devam etmekteydi. Katılımcı sayısı buna rağmen Şişli Kent Sineması’nı doldurdu. Ben de izledikten sonra içimden “İşte bu belgeseli, tam da şu an içinde bulunduğumuz Gezi Parkı durumunda medyanın göstermiş olduğu tutumu çok iyi anlattığı için bir an önce tüm halkın izlemesi bir fayda sağlayabilir” dedim. Bunun üzerine Odabaş durumu şöyle özetledi: Continue reading
Tartışmada “Yanılgıdan Kurtarmak Aşağılamak Değildir” (1. Bölüm)*
* Zuhal Tuzcu tarafından Erhan Odabaş ile Sözün Farkı – Türkiye’de Tartışma Kültürü adlı belgesel üzerine yapılan röportaj metni. Metnin orijinaline http://www.dagmedya.net/2013/06/26/erhan-odabas-tartismada-yanilgidan-kurtarmak-asagilamak-degildir/ adresinden ulaşılabilir.
Çocukken “tartışma” kavramının anlamını düşündüğümde hep olumsuzluk, bir kavga ortamı gelirdi aklıma. Büyüdükçe bu fikrim değişti ve aslında karşıdaki kişiyle sözlü şekilde belli bir konu üzerinde görüşlerimizi, düşüncelerimizi belirtmek olduğunu, çoğunlukla eleştiri şeklinde gerçekleştirilen diyalogların saygı çerçevesinde olması gerektiğini anladım.
Geçen haftalarda ise konusu ilgimi çeken “Sözün Farkı- Türkiye’de Tartışma Kültürü” adlı belgeselin galasına katıldım. Belgeselin konusu daha önce geniş çaplı olarak ne kitaplarda ne filmlerde ne belgesellerde ele alınmamıştı. Bu açıdan Continue reading
Searching for Sugar Man (2012) : Bir Şarkısın Sen, Ömür Boyu Sürecek
70’li yılların başlarında keşfedilip iki albüm çıkaran Sixto Rodriguez’in kariyeri, albümlerinin bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar satılmasından sonra çok kısa bir sürede sona erecektir. Rodriguez’in yeteneğinin farkında olan müzik sektöründeki birkaç kişi için bu tam bir hayal kırıklığıdır; böylesine unutulmaması gereken bir yetenek nasıl olur da koca ülke tarafından görmezden gelinebilir? Ne var ki ‘son’ diye düşündükleri aslında mucizevi bir hikayenin başlangıç cümleleridir sadece. Çünkü Sixto Rodriguez’in albümleri tesadüfi ve kaçak yollarla bir şekilde Güney Afrika’da dinlenmeye başlayacak ve yıllar içerisinde Rodriguez Güney Afrika’da bir ikon haline gelecek, albümleri milyonlar satacak, herkes Rodriguez’in şarkılarını bir ağızdan söyleyecektir. Onun hakkında fikir sahibi Continue reading