Klasik Hollywood sinemasının organik aile yapısını incelemeye alan ve yapıyı değiştirerek tartışmaya açan “Kramer vs Kramer”, aynı zamanda hayatımızı işgal eden kapitalist yaşam biçiminin aile kavramını bozguna uğratacağını işaret eden samimi bir film. “Bonnie and Clyde” filminin senaristi Robert Benton’un En İyi Oscar ödüllü bu filmi daha çok oyuncu performanslarıyla ön plana çıksa ve adından söz ettirse de, kalıplaşmış Hollywood cümlelerine getirdiği farklı bakış açısıyla da takdiri hak ediyor.
“Kramer vs Kramer” ismi itibariyle bir karşılaşma izleyeceğimizi düşündürtse de, aynı zamanda iki tarafın da birbirinden farkı olmadığını ve seyircinin bir taraf tutmasının gerek olmadığını anlatan harika bir film ismi.
Bu ismi insanın aydınlanması için kendisiyle yaptığı mücadele olarak da değerlendirmek mümkün; çünkü iki Kramer’den biri yaşadığı boşluğu doldurmak için tek başına uzaklara gitmeyi tercih ediyorken, diğeri eşinin yokluğunda ailesiyle yüzleşerek bir ‘birey’ olduğunu hatırlıyor ve yüzleşme başlıyor. Evet, Ted Kramer (Dustin Hoffman), eşi Joana Kramer (Meryl Streep) boşanmak istediğini söyleyip evi terk ettiğinde aniden kendisiyle ve oğluyla karşılaşacağı bir mücadelenin içine düşer. Filmin başında Ted Kramer karakteri akşam geç saatlere kadar iş yerinde patronuyla vakit harcayan, hayatını işine göre endekslemiş biri olarak resmedilir. Hatta Ted, patronunun performansının yüzde yüzünü, zamanının yedi gün yirmi dört saatini harcaması gerektiğini söylediğinde bu teklifi görüp arttırmaya gider ve performansının yüzde yüz onunu vereceğini söyler. Paranın yön verdiği hayatında daha fazla kazanmak uğruna yedi gün yirmi dört saatini harcayan aynı Ted karakteri, eşi onu terk ettiğinde ve oğluyla kendisi ilgilenmesi gerektiğinde henüz oğlunun kaçıncı sınıfa gittiğini bilemeyecek kadar konudan uzak bir haldedir.
Hollywood sinemasının genellemelerinden biri olarak aile kavramı; anne, baba ve ikisinin biyolojik ürünü olan çocuk ya da çocuklardan meydana gelmektedir. Anne çocuktan sorumlu ve evin ilerleyişini sağlayan dominant ancak eşine sadık bir kadın, baba ise işyerinden geldiği zaman huzur isteyen, para getiren, karar alan, sevgi gösteren bir erkek olarak formülize edilir. Mutlu bir aile tablosu ancak bu şekilde elde edilir ve formülün herhangi bir kısmı bozulduğunda sorunlar baş göstermeye başlar. Robert Benton bu aile kavramı üzerinde radikal değişiklikler yapmasa da kavramın kompakt bir yapıya sahip olmadığını ve aynı zamanda maneviyatta bu formülün hiçbir anlamı olmadığını söylüyor. Anne, baba ve çocuk üçlüsü olduğu halde mutsuz ve iletişim eksikliği yaşayan bir aileyi baba ve çocuktan oluşan ve birbirlerinden beslenen, vakit geçirdikçe birbirlerini tanıyan bir ikiliye dönüştürüyor. Ardından anne karakterini çocuğa geri kazandırıyor ancak anne-çocuk arasındaki ilişkiyi anne-baba arasındaki ilişkinin düzelmesine bağımlı kılmıyor; bunun sonucunda belli bir kalıba uyan ailenin değil de, kendisini keşfettikten sonra yoluna devam eden bireylerden oluşan ‘aile’nin daha mutlu olduğunu öne sürüyor.
Ted ile Joana arasında yaşanan ilk kavgadan velayet davasına kadar filmin yönetmeni ve yazarı Robert Benton hiçbir aşamada seyirciyi taraf tutmaya zorlamıyor ki filmin asıl başarısının sebebi de bu. Ted işi yüzünden ailesini ihmal eden, ancak ailesi için çalıştığını öne süren bir karakterken, Joana da mutsuz olduğu için oğlunu terk eden, ancak bunu oğluyla iyi bir geleceğe adım atmak için yaptığını söyleyen biri. Yani iki karakteri de seyircinin savunması ya da suçlaması olası. Çünkü iki Kramer de seyircinin karşısına olgunluk evrelerini tamamlamamış ebeveynler olarak çıkıyor ve bu süreçte onların büyümesini ve sürece olan tepkilerini izliyoruz. Klasik bir Hollywood filmi anne-baba arasındaki boşanma davasına küçük çocuğun gözünden bakıp dramatik bir durum ortaya çıkarma eğiliminde olurken, bu film büyümeyi sürdüren ve öğrenen iki eksik ebeveynin gözünden birbirlerine bakmalarını sağlıyor ve iki ebeveynin kendilerini keşfinin ancak çocuğun kurtuluşuna sebep olacağı anlatılıyor. Bu olgun yaklaşım, filmi daha gerçekçi bir tabana oturtuyor ve klasik “Suçlu Kim?” sorusunun aslında önemli olmadığını gösteriyor.
“Kramer vs Kramer” iki saat daha uzun olsa bile oyuncuları Dustin Hoffman ve Meryl Streep sayesinde göz kırpmadan izlenebilecek bir film. İkiliye eşlik eden küçük Billy Kramer rolünde Justin Henry ise o dönem Oscar adaylığı alarak en küçük Oscar adayı olarak bir rekor kırmıştı.
Duygusal, dramatik yapısına rağmen izlemesi keyifli, annelik ve babalık kavramlarını izleyiciye düşündürten, aile olma üzerine başarılı bir film “Kramer vs Kramer”. Aynı zamanda Amerikan sinemasının klasik cümlelerini değiştirmesi ile de orijinal, yenilikçi bir film.