Sanskrit dilinde doğanın sonsuz döngüsü anlamında gelen Samsara, Amerikalı ünlü yönetmen-yapımcı Ron Fricke’nin 1992 yapımı Baraka’dan 19 yıl sonra çektiği filmin hem ismi hem de filmin diyalog içermeyen görüntülerinin tek kelimelik özeti. Yapımı yıllar sürmüş, onlarca ülkede geçen Samsara filmi nefesinizi kesecek etkileyici sahnelere sahip olmanın yanı sıra anlatmak istediğiyle de önemli bir film. Türkiye’de bu sene If Bağımsız Filmler Festivali’nde izleme şansını bulduğumuz filmde Nemrut, Sultanahmet Camii ve Kapadokya’dan da görüntüler mevcut.
Filmin henüz başlarında jenerikten sona Myanmar Bagan Tapınakları’ndaki rahiplerin grup çalışması içerisinde renkli tozlarla çok detaylı bir resim yaptıklarına şahit oluyoruz. Konsantrasyonlarını bir an bile kaybetmeden belki de günlerce süren bir çalışmanın ardından resim tamamlandığında, rahiplerin bir iki saniye resmin keyfini çıkarttıktan sonra tozları birbirine katıp resmi bozmaları ve yeniden resmi yapmaya başlamaları hem filmin en güzel hikayelerinden birini oluşturuyor, hem de aynı zamanda filmin ana fikrini en yalın bir şekilde seyirciye aktarıyor. Evren ve evrenin bir parçası olarak insanlar sürekli bir devinim halinde; doğa yapar-doğa yıkar, insan üretir-insan tüketir. Hikayeyi öncesinden ve sonrasından pek çok görüntü desteklemektedir, doğanın mucizeleri ve doğal güzelliklerin ardından Katrina kasırgasından sonra çekilen görüntüler verildiğinde bu mesajı daha net alıyoruz filmden. Aynı zamanda inşa edilen kiliseler, manastırlar, yapay adalar, insana benzetilmeye çalışılan robotlar iyi ya da kötü üretimi simgelemekteyken, alışveriş merkezlerinde yaşanan tüketim çılgınlığı ve beraberinde insanların sahip olduğu yalnızlık ve tembellik, iki zıt oluşumu karşı karşıya getiriyor. Ron Fricke’nin filmini tek bir yöne çekmek bu örnekler üzerinden yola çıkarsak yanlış olur. İnsanlığın eskiden üretken olup şimdi tüketici olduğunu söyleyen bir filmden ziyade, eskiyle yeniyi karıştırmadan bu durumun sonsuz bir döngü olduğunu, hayat var olduğu sürece üretimin ve tüketimin bir döngüde birbiriyle yarışacağını, tüketim çılgınlığının üretim çılgınlığına dönüşebileceğini ama bunların hiç birinin bir son değil, sonsuzluğun evrelerinden biri olduğunu söyleyerek, zekice ve kayda değer bir yaklaşımda bulunuyor. Çöl sahnesiyle sona eren filmde çölün bitmeyen enginliği de Ron Fricke’nin sonsuzluğa bir göndermesi… Samsara filmi eleştirisi