Anni Felici (2013): Otobiyografik Bir Keşif Yolculuğu

Anni-Felliciİtalyan sinemasını takip edenlerin “My Brother is an Only Child” filminden tanıdığı yönetmen Daniele Luchetti’nin otobiyografik olarak nitelendirebileceğimiz son filmi “Anni Felici” bu sene 33. Uluslararası İstanbul Film Festivali yarışma filmlerinden. 70’li yıllarda yönetmen Luchetti’nin çocukluk döneminde geçtiğini tahmin ettiğimiz film, yönetmenin ailesinde yaşanan fırtınalı yıllara odaklanıyor. Babası Guido çağ dışı kalıpların dışına çıkmak isteyen bir sanatçıdır ve ürettiği son eserle birlikte eline Milan’da canlı performans sergileme fırsatı geçmiştir. Annesi Serena ise ilk başlarda tipik kıskanç, çocukları için yaşayan, kocasının başarıları karşısında sönük kalmış bir tiptir ve kendini ifade edemeyen bu hali ortaya mutsuz bir çift portresi çıkarmaktadır. İki çocukları olan ailede büyük çocuk /yani yönetmen Luchetti/ kamerayla film çekmeye meraklı, annesine ismiyle hitap eden klasik isyankar çocuk profili çizmekteyken, küçük kardeşi ise ailesinin peşinden hiçbir şeyin farkında olmadan sürüklenmektedir. Guido Milan’da gösterisini sergilemek için hazırlık yapmaktayken yanında kimseyi istemez; eşi ve çocukları dahil. Ancak Serena eşini dinlemez ve Milan’a gösteriyi izlemeye gider, kocasının ‘sanat’ dediği şeyi anlamaz belki de ama eş olarak görevinin desteklemek olduğunu düşünmektedir. Ne var ki Guido’nun interaktif gösterisine ‘yanlış anlamayla’ dahil olan Serena, o andan itibaren zaten iletişimsizlikten körelmiş aile ilişkilerini iyice çatlatmış ve yıkımın eşiğine getirmiştir. Yer yer komedi öğelerine rastlansa da dönemsel bir aile dramasını anlatan film, yeni şeyler keşfetmek ve üretmek isteyen 70’ler neslinin bir şekilde kurtuluşa ulaşmak için sarf ettiği mücadeleyi de anlatıyor. Klasik portrelerden sıkılan ve alternatif sanata yönelen Guido bir yanda, eşiyle tartışmalarından sonra ondan uzaklaşıp feminist bir gruba katılıp kadın hakları savunucularının ilk yıllarına tanıklık eden Serena diğer yanda, geleceğin dünyasını düşleyen bir yetmişli yıllar var karşımızda. Yönetmen bu sağlıksız aile tablosunu iletişim sorunlarına bağlıyor ve çözümü yeni ve üretilmemiş bir şeyin peşinde koşmakta değil, gözünün önünde parıldayan çocukların farkına varmakta buluyor. Belki de filmin en dişe dokunan yeri de film boyunca sağdan sola sürüklenen çocuk karakterlerin fark edildiği denizde boğulma sahnesi. Luchetti’nin sanat-aile ilişkileri-eşcinsellik gibi konularda gezinerek kendi birikimlerini paylaştığı hikayesi aslında bir noktada İtalyan sinemasının da temel taşlarını bünyesinde toplamış oluyor. Ancak filmin sanat-aile ve cinsellik gibi geniş açıyla bakılması gerekilen konulara ‘bu benim hikayem’ diyerek ucundan bakması ve yeni ya da sıra dışı bir söylemde bulunmaması, “Anni Felici”yi izle geç filmlerden öte bir noktaya taşımıyor.Anni-Fellici Hollywood sinemasıyla ilgili nasıl “Hep birbirine benziyor bu filmler, seri üretim” gibi eleştiriler oluyorsa aslında bu tarz eleştirilerin bir benzerini de Avrupa sinemasında yapmak mümkün. Avrupa sinemasında da son yıllarda ciddi anlamda yaratıcılık noksanlığı gözlenmekte. “Anni Felici” filmi de bu sene kısırlığıyla potansiyelini gösteremeyen filmlerden. Özellikle Guido’nun karakter incelemesi sırasında baskıcı annesi sayesinde alternatif sanata yöneldiği, eleştirilere dayanamadığı gibi çıkarımlar Avrupa sinemasındaki kabak tadı vermiş baskıcı aile-çocuğun aile baskısı sonucu farklı şeylere yönelmesi-çocuğun aileye isyanı hikayesi. Gerçekten de konu itibariyle böyle bir olay yaşanmış olsa dahi işleniş sıralamasının değişmemesi Avrupa sinemasının da kendini tekrar etmeye başladığını bize gösteriyor. Serena’nın tatilde Helke’yle yakınlaşıp farklı bir deneyime yelken açması, farklı deneyimin anlık bir hata olduğunu anlayıp eski yaşantısına dönmesi, daha sonra tatildeki ‘sırrı’ açıklaması, yüzleşme, sırlarından arınmış ruhlar ve benzeri kalıplaşmış aşamalardan geçerek hikaye seyirciyi hiç şaşırtmadan ilerliyor ve bitiyor. Sadece az önce bahsettiğim gibi çocukların fark edildiğinden bahseden sahne filme değişik bir renk katıyor ancak o da tek başına filmin sıkıcılığını ve kısırlığını örtemiyor maalesef. İtalyan sinemasının ünlü isimleri Kim Rossi Stuart ile Micaela Ramazotti’nin bir araya gelip etkileyici bir çifti canlandırdıklarını söylemek mümkün. İtalyan sinemasına mesafeli duranların bu filmle sinemada İtalya yolculuğuna çıkmalarını önermem zira yola devam etmek istemeyebilirsiniz. Öte yandan İtalyanların gözünden sanat arka fonlu bir aile draması izlemek isteyenler deneyebilir, yeni bir hikaye dinlemeyi beklememek kaydıyla.

Advertisement

3 thoughts on “Anni Felici (2013): Otobiyografik Bir Keşif Yolculuğu

  1. Roberto Faenza nın Prendimi L’anima ve
    Pereira Diyor Ki (1996)
    Sostiene Pereira
    filmleri ile ilgili görüş ve yorumlarınızı okumak istiyorum 🙂

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s