La Grande Bellezza (2013): Kadim Roma’da Güzelliğin İzinde

La-Grande-BellezzaCannes Film Festivali’nde beklediği etkiyi verememiş olsa da, Altın Küre galibiyeti ve Oscar adaylığıyla dünya çapında ilgi uyandıran Paolo Sorrentino’nun filmi, ilk kitabının ardından muhteşem güzelliği arama yolculuğuna çıkan ve bu uğurda kırk sene boyunca kitap yazmayıp popüler bir gazetenin “in/out” köşesinde yazan Jep Gambardella’nın hikayesini anlatıyor.

La Grande Bellezza’nın başkarakteri, tek şeritli bir istikamette değil de, pek çok yan yola sahip kavşaklarıyla, u dönüşleriyle, girift ve çok şeritli bir ana yolda ilerlemektedir. Bu yüzden parça parça analiz edilmesi zor, ancak genel çerçevede vermek istediği mesajları sade ve anlaşılır bir dille Continue reading

Advertisement

Peeping Tom (1960): Biz Burada Röntgencileri Sevmeyiz Dostum

Peeping-TomMartin Scorsese’ye göre Peeping Tom, film yapmak üzerine söylenebilecek her şeyin söylendiği iki filmden biri. Diğeri de Fellini’nin klasik filmi 8½. Scorsese bu bağlantıyı ‘bakmak’ ve ‘film yapmak’ arasındaki ilişkiden kuruyor. Yönetmenler kendi gözlerinden gördükleri dünyayı, kendilerine göre şekillendirerek filmlerinde seyirciye sunar. Yani sinemada esas olan yönetmenin bakışıdır. Bu açıdan, Michael Powell‘ın filmi de bakmak üzerine bir film olduğundan film yapma deneyimi üzerine önemli cümleler söylüyor.

Henüz ilk açılış sahnesinde film kendini belli ediyor zaten. Yakın planda kapalı bir göz birden açılıverir. Bu göz hikayenin ana karakteri Mark Lewis’e aittir ve film boyunca biz bu gözün Continue reading