Portekizli yönetmen Pedro Costa’nın Cavalo Dinheiro / At Parası filmi, 2015 İf İstanbul’da seyircisiyle buluştu. Film, genelde göçmen sorunları ekseninde ilerleyen bir konuya sahip olsa da özelde, Lizbon’a göçmen olarak gelmiş ve hayatı boyunca ağır işlerde çalışarak geçimini sağlayan işçi Ventura’nın hikayesini anlatmaktadır. Filmin konusu ve söyleminin ayrıntılarına girmeden önce yönetmenin tekniğinden bahsetmek gerekir.
Costa, filmin başına koyduğu, hangi zamanda ve nerede çekildiği belli olmayan, yıkık dökük yerleri gösteren fotoğraflarla filmdeki mekanlar arasında bir geçişlilik sağlar. Filmdeki mekan dağılımı gösterilen fotoğraflar gibi belirsizdir. Yönetmenin bu tercihinin hikayesini evrensel bir kapsayana dönüştürme kaygısıyla yapmadığı aşikar. Bu tercihle film, klasik anlatının verili mekan algısına sıra dışı bir çizik atar. Belirli mekanlar etrafında örülen organik hikayenin yerini herhangi mekanlarda göstereninden bağımsızlaşan imgeler alır. Böylece seyirci bir mekana bakarken rahatlıkla o mekanın ne olduğuyla ilgili fikir yürütemez. Seyircinin düşünme etkinliği, imgenin göstereniyle değil, mekanın bozulan imgesinin ne ifade ettiğiyle ilgili hale gelir. Yani Costa bize, ana akım filmlerde doğrudan, bazı sanat filmlerinde dolaylı olarak ne düşünmemiz gerektiğini söyleyen ‘düzgün’ imgelerle değil, bozulmuş, kaygan ve geçişli imgelerle düşünmemizi önerir… Cavalo Dinheiro filmi eleştirisi