Filmekimi 2014: Açıklanan Filmlere Kısa Bir Bakış ve İlk Yorumlar

-Keşfet-

still-the-waterFestival programı ilk açıklandığında, kesinlikle gitmek isteyeceğin filmler ile ‘dışarıda’ bırakacağın filmler belli olduktan sonra, programı ikinci taramada ‘keşfedilecek filmler’ radara girmeye başlar. Yönetmenin daha önceki işlerini bilmediğin ancak sene boyunca diğer festivalleri dolaşıp bol övgüyle karşılaştığın bu filmleri ‘keşfetmek’ bazen ustaların filmlerini izlemekten daha keyiflidir. Filmekimi’nin açıklanan filmlerine baktığımda kişisel olarak benim ‘keşif’ filmim “Still the Water” olacak. Yönetmen Naomi Kawase keşfedilecek bir yönetmenden ziyade daha önceki yıllarda da festivallerde boy göstermiş önemli bir Japon yönetmen ancak daha önce hiçbir filmini izleme fırsatı bulamadığım Kawase son filmiyle Cannes film festivalinde çok dikkat çekti vebeğenildi. Nefes kesici görüntüler eşliğinde bir çiftin doğayı, hayatı anlamaya çalıştıkları “Still the Water” hakkında az bilgi sahibi olmaya ve elimden geldiğince az yorum okumaya gayret ediyorum. Fragmanından ve servis edilen görüntülerden büyüleyici bir yapım olacak gibi gözüküyor, benim gibi Cannes Film Festivali’ni takip ederken dikkatinizi çektiyse artık Filmekimi sayesinde yönetmenin son filmini keşfe çıkabileceksiniz.

İkinci dikkat çekici film bu sene İsveç’in En İyi Yabancı Film Oscar Adayı olan “Force Majeure”. Telegraph, Guardian gibi gazetelerin zekice, deneyim edilmesi gereken bir yapım olarak tanıtılan filmin yönetmeni ve senaristi Ruben Östlund. Film hakkında neredeyse bütün yorumlar olumlu ve teşvik edici, bu yüzden bu film festivalin bombalarından biri haline gelirse şaşırmamak lazım. Aynı şekilde Cannes Film Festivali’nin sürpriz filmlerinden “White Dog” filmini de unutmayalım, Macaristan’ın Oscar Adayı film için gelen bilgiler de iyi yönde.

Her ne kadar aynı sınıfa eklediğim diğer filmlere nazaran daha ortalama yorumlar yapılsa da, “Le Meraviglie” filmi de İtalyan sinemasını takip edenler için iyi bir alternatif olabilir. Arı yetiştiriciliği işiyle uğraşan bir ailenin hikayesini anlatan film ülkenin kültürel özelliklerini yansıtmadaki başarısıyla ilgi çekiyor.

force-majeure

-Ya Sev Ya Nefret Et-

Ya Sev ya da nefret et derken, programdan geriye kalan filmleri düşününce kimden bahsettiğimi az çok anlamışsınızdır. LGBT temalı filmleriyle ve geleceğin Hitchcock’u gibi abartılı benzetmelerle bağımsız sinemanın önemli yönetmenlerinden biri haline gelmiş genç yetenek Xavier Dolan’dan bahsediyorum. Bu sene “Mommy” filmiyle izleme imkanı bulacağımız yönetmeni genelde seyirci ya çok sever, ya da ondan uzak durmayı tercih eder. Anne-Oğul ilişkisi, eşcinsellik derken Dolan’ın üretkenliği tabi ki de takdire şayan. Ancak yönetmenin filmlerinin entelektüel kesim tarafından bariz bir şekilde abartı övgü saldırısına uğradığını da söyleyeyim.

mommy

İkinci ‘Ya Sev ya nefret et’ filmi olarak, benim için çok riskli bir Godard filmi var; “Adieu au langage”. Efsane yönetmenin üç boyutlu filmi Cannes da ödül aldı ancak yine de filme karşı temkinli yaklaşmakta yarar var. Film yorumlarına baktığım zaman ağır bir film olduğu söyleniyor ve sanırım bu film de festivalin ikinci ‘ya sev ya nefret et’ filmi olacak.

Açıklanan 15 filmden 14’üne değindim, son olarak Roy Andersson’un “İnsanları Seyreden Güvercin” filmi benim için tam olarak bir kapalı kutu. Ancak ilk sıralarda tercih edeceğim bir film değil.

-İstek-

Şu ana kadar açıklanan filmler bile festivalin dolu dolu geçmesine yetecek kalitede yapımlar ancak pek çok sinemasever gibi ben de filmler tek tek açıklanırken tahminde bulunmuyor değilim. Açıklanan filmler ile ilgili ilk izlenimlerimi paylaştıktan sonra son kısımda da aklımda açıklanmasını istediğim üç filmden bahsetmek istedim. Venedik Film Festivali’nin açılış filmi olan, “Amores Perros”, “21 Gram”, “Biutiful” filmlerinin yönetmeni Alejandro Gonzales Innaritu’nın “Birdman” program kapsamında ülkemizde gösterim imkanı bulursa kişisel listemin birinci sırasına oturacak en çok beklenilen filmlerden. Innaritu, oyuncu kadrosu ve fragmanlarından anladığımız kadarıyla dinamik yapısıyla ‘gümbür gümbür’ gelen Birdman filmini programda görebilsek keşke. İkinci film biraz daha özel bir istek olarak “Begin Again” filmi. John Carney’in müzikal sinemanın ayarlarıyla oynadığı “Once” filmi son dönem müzikal yapımlar içerisinde önemli bir yere sahip. Yönetmenin yeni filmiyle ilgili çokça olumlu eleştiri de mevcut. “Once” filmi hayranlarının es geçeceğini sanmıyorum. Üçüncü film ise daha önce İf Film Festivali’nde ‘Sürpriz’ film olarak gösterime giren ve kısıtlı izleyicinin karşısına çıkan ’Boyhood’ filmi. Evet torrenti çıktı filmin ve evet, bir kısmımız filmi izledi kalanlar altyazı bekliyor, ancak yılın filmi olarak lanse edilen bir filmin ülkemizde vizyona girmemesi çok can sıkıcı bir olay ve en azından festivaller bu açığı kapatabilir diye düşünüyorum.

birdman

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s