İran yeni dalgasının çığır açıcı yönetmeni Abbas Kiarostami‘nin Cannes‘da prömiyerini yapan filmi Certified Copy sade ve zarif anlatımıyla oldukça etkileyici bir film.
İtalya’nın Toskana bölgesinde karşılaşan bir kadın ve bir erkek, hayatlarında başka insanlara söylemek isteyip de söyleyemedikleri şeyleri birbirlerine söylemek suretiyle kendileriyle yüzleştikleri tuhaf bir oyun oynamaya başlarlar, ama seyirci olarak bu bir oyun mu yoksa bu insanlar aslında birbirlerini önceden tanıyorlar mıydı karar vermek zor. İşte bu yüzden ilişkileri aslı gibidir. Orijinal ile kopya arasında ama orijinalin yerini tutacak gerçeklikte bir ilişki.
Abbas Kiarostami’ye göre, bu kadın – erkek ilişkisinin aynısı sanat ve hayat arasında da mevcut. Hayat mı orijinal, sanat mı, hangisi hangisinin kopyası? Belki de yönetmenin yaşının getirdiği varoluşsal endişelerde kökleri atılan filmin ruhu, fona yerleştirilen İtalya manzarası ve mimarisi ile de güçlendikçe güçlenmiş.
Film büyük ölçüde diyaloglarla ilerliyor. Bu, anlatım açısından bir handikap olsa da diyaloglar o kadar ustalıklı yazılmış ki filmden bir an olsun kopmak mümkün değil. Hatta Abbas Kiarostami’nin, diyalog yazmada dünya sinema tarihinin muhtemelen en başarılısı olan Woody Allen seviyesinde bir iş çıkardığı dahi söylenebilir.
Certified Copy’de bir kez daha görüyoruz ki İranlı yönetmen tam bir mizansen üstadı. Sahne içinde ritmin düşmesine asla izin vermiyor. Film, her planda şık bir sadelik ve zarafet hissi ile donatılmış. Bir ressam elinden çıkmışcasına büyüleyici fonlar ve derinlikli kompozisyonlarla zenginleştirilmiş sinematografisinin göz aldığı Certified Copy’nin özellikle çerçeve içinde çerçeve ve camdan yansımalarla kurulan kompozisyonları senaryoyla müthiş bir uyum içinde.
Filmin en büyük artısı ise oyuncuların üst düzey performansları. Oldukça uzun, tek plan diyalog sahnelerinde bile performanslar hiç aksamamış. William Shimell‘in ilk oyunculuk denemesinde böylesi büyük bir başarı göstermesi belli ki Abbas Kiarostami’nin oyuncu yönetimindeki eşine az rastlanır becerisinden kaynaklanıyor. Shimell’in rol arkadaşı olan Juliette Binoche ise yıllardır alışkın olduğumuz muhteşem performanslarından birini çıkarmış yine. Bu açıdan Binoche’un Cannes’da aldığı en iyi kadın oyuncu ödülünü sonuna kadar hak ettiği muhakkak.
Certified Copy her ne kadar özgün bir film olsa da, eleştiriler filmin İtalyan yönetmen Roberto Rosselini‘nin Journey to Italy‘sine benzediği yönünde. Yakın dönem filmler arasından Before Sunrise ve Before Sunset‘i de yer yer hatırlatmasına rağmen, Certified Copy sinemaseverlere kesinlikle başka bir sinema deneyimi vaat ediyor. Umarım Abbas Usta daha çok uzun yıllar yaşar da bizleri böylesi filmlerden mahrum bırakmaz.
Herkese iyi seyirler!