Türk Film Müziği Bestecileri (Bölüm 2)

1970’li Yıllar: Arabesk Furyası

Türk filmlerinin sinemacılar döneminden itibaren filmin kendisine özgü müzik üretmedeki başarısı 70’li ve 80’li yıllarda Türk sinemasında Arabesk dönemin başlamasıyla sekteye uğramış, ‘film müziği’ kavramı görünürde popüler bir dönem yaşasa da aslında duraklama evresine geçmiştir. Arabesk müziğin Türk sinemasına olan yansımalarını Fırat Çakkalkurt’un “Arabesk Filmlerde Müzik ve Sinema İlişkisi Bölüm 1 & Bölüm 2” yazılarında detaylı bir şekilde görmek mümkün, özet olarak arabesk müziğin film müzikleri üzerinde oluşturduğu en büyük değişiklik artık bu dönemde filmlere özgü müziklerin değil, müziğe/şarkıya özgü filmlerin yapılmasıdır. Orhan Gencebay, Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur gibi arabesk müziğin önemli isimlerinin yaptıkları şarkılardan yola çıkarak senaryolaştırılan filmler, müzikten çok şarkılar üzerinde yoğunlaşır ve hikaye örgüsü aralara şarkılar girecek şekilde oluşturulur. Dönemin sosyo-ekonomik koşulları arabesk furyasının oluşmasını sağlamıştır ve bu dönem içerisindeki arabesk filmlerde özgün müzik kavramının gelişiminden bahsedilemez.

1980’li Yıllar: 12 Eylül ve Sonrası

12 Eylül öncesi dönem Türk sinemasıyla birlikte film müzikleri konusunda da bir gerileme yaşatmıştır. Yapım sayısında yaşanan düşüş, sosyal ve ekonomik sıkıntıların topluma sirayet etmesi ve diğer siyasi sebepler bu gerilemenin sebepleri arasında gösterilebilir. Ancak 12 Eylül sonrası film endüstrisinde yeniliklere açık üretken müzisyenlerle karşılaşmak mümkün. Bu dönemin önemli isimleri; Melih Kibar, Atilla Özdemiroğlu ve Zülfü Livaneli’dir.

Söz yazarı Çiğdem Talu ile birlikte pek çok unutulmaz şarkı ortaya çıkarmış Türk müziğinin erken kaybettiği eşsiz değerlerinden biri olan Melih Kibar, çoğunluğu Erol Evgin’in seslendirdiği şarkılar kadar yaptığı film müzikleriyle de Türk halkının zihnine notalarını kazımıştır. Kibar’ın eserlerini sıraladığımızda filmle birlikte müziklerin de hafızada somut bir şekilde canlanacağına eminim; Hababam Sınıfı, Bizim Aile, Aile Şerefi, Gülen Gözler, Neşeli Günler ve Cennetin Çocukları… 80’li yıllardan sonra Şener Şen’in başrol oynadığı Namuslu filminin de müziklerini yapan Melih Kibar, 2005 yılında kanserden dolayı hayatını kaybetmiştir.

hababam-sınıfı

Yavuz Turgul ve Ömer Kavur filmlerinde besteleriyle sıkça karşılaştığımız, ’80 sonrası yaptığı film müzikleriyle Türk sinemasında önemli yere sahip diğer bir isim ise Atilla Özdemiroğlu. Anayurt Oteli, Şalvar Davası, Züğürt Ağa, Muhsin Bey filmleri gibi 1980’li yıllara ait filmlerin müziklerini yapan ünlü sanatçı, 90’lı yıllarda Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni, Akrebin Yolculuğu ve Ağır Roman gibi kült filmlerin müziklerine de imzasını atmıştır. Pek çok başarılı şarkının bestesini de yapan Özdemiroğlu, yedi adet Altın Portakal ödülüne sahiptir. Son dönem Türk sinemasının parlak örneklerinden biri olan Vavien’in film müzikleri de Özdemiroğlu tarafından yapılmıştır.

Soma’da yaşanan maden faciasından sonra sosyal medyada tekrar gündeme gelen, 1978 yılında başrollerinde Cüneyt Arkın ve Tarık Akan’ın olduğu “Maden” filmi, aynı zamanda Tunç Okan’ın “Otobüs” filminden sonra Zülfü Livaneli’nin müziklerini yaptığı ikinci filmdir. Roman ve köşe yazarlığı, besteci, şarkıcı, yönetmen, senarist gibi pek unvana sahip olan ve önemli işlere imza atmış, siyasette de geçmiş dönemler içerisinde ismini duyuran sanatçı Zeki Ökten’in Sürü ve Yılmaz Güney’in Yol filmlerinin de müziklerini yapmıştır. Kendi romanından uyarlanan Mutluluk filmiyle, yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı Veda filminin de müzikleri Zülfü Livaneli’ye aittir.

mutluluk

 1990’lı ve 2000’li Yıllar: Yeni Yapılanma

80’li yıllardaki film müzikleri, yaşanılan duraklama döneminden sonra tekrar popülarite kazanan filmlerin ruhunu yakalamaya çalışan, genellikle deneysel eserlerdi. Şimdilerde klasik olmuş filmlerin başarılarındaki önemli paylardan biri de şüphesiz film müziklerinin hikaye üzerindeki etkisi ve uyumundan kaynaklanmaktadır. 90’lı yıllarla birlikte tekrar dirilmeye başlayan Türk sineması, teknoloji çağı 2000’lerle birlikte ne Yeşilçam, ne Arabesk dönemi, ne de 80’li yıllardaki deneysel çalışmalara benzemektedir. 100 yıllık ömründe pek çok yenilik geçiren Türk sineması, geçmişindeki akımların hepsinden beslenen, kozmopolit, yeniliğe açık, Batı ve Doğu sinemasından izler taşıyan önemli bir kimlik kazanmıştır bu dönemde. Film müzikleriyle ön plana çıkan yapıtlara baktığımızda müziğin sinemanın pazarlanmasındaki en büyük reklam aracı olarak kullanıldığını, film müziği albümlerin artık filmlerle eş zamanı piyasaya sürüldüğü, film müziği bestecilerinin her ne kadar televizyonun desteği olsa da daha çok tanındığı ve çeşitlendiği bir dönem olarak 90’lar ve özellikle 2000’ler, günümüze de yansıyan ve ilerleyen dönemlerde devam edecek olan bir gelişim çağının kapısını açmıştır.

Yazının ilk bölümünde giriş kısmında Eşkıya filminin Türk sinemasında önemli bir yeri olduğuna değinmiş, müzikleriyle izleyen seyirciler üzerinde derin bir etki bırakmış olduğundan bahsetmiştim. İlk kısımda da belirttiğim gibi müzikleriyle bu kadar ilgi çeken bir filmin müziklerini yapan, müzisyen olarak çoğu kişinin tanıdığı ismi kim hatırlıyor?  Değerli besteci, perdesiz gitar ve perdesiz bağlamayı geliştiren müzik üstadı Erkan Oğur, Eşkıya’nın harika müziklerini yapan kişidir aynı zamanda. Tuluyhan Uğurlu’nun İstanbul Kanatlarımın Altında film müziği albümü ile birlikte 90’lı yılların başında Eşkıya film müziği albümü Türk sinema ve müzik tarihinde önemli bir yere sahiptir. Erkan Oğur aynı zamanda Yazı Tura, Kız Kardeşim Mommo ve Açlığa Doymak filmlerinin de müziklerini yapmıştır.

eskiya-film-afisi

Türk sinemasının yeni döneminde film müziği albümüyle adından çokça söz ettiren bir diğer albüm “Neredesin Firuze?” filmine aittir. Özcan Deniz, Haluk Bilginer ve Demet Akbağ gibi isimlerin başrolünde olduğu, müzik endüstrisine içeriden bir bakışın hikaye edildiği filmin müzikleri Ender Akay ve Sunay Özgür tarafından yapılmıştır. Aynı zamanda bir çok konuk şarkıcıya da yer veren komedi-müzikal türündeki bu film, müzikle olan bağı düşünüldüğünde son dönemin önemli örneklerindendir. Ender Akay “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?”, ”Adem’in Trenleri” ve “7 Kocalı Hürmüz” filmlerin de müziklerini hazırlamıştır.

Diğer günümüz Türk sinemasından örneklere bakacak olursak; Çağan Irmak’ın Issız Adam filminin ve Kabuslar Evi mini serisinin müzikleri ile Cengiz Onural, Vizontele ve devam filmi Vizontele Tuuba’nın müzikleri ile Kardeş Türküler, GORA, Aşk Tesadüfleri Sever, Yahşi Batı ve Hokkabaz filmleriyle Ozan Çolakoğlu göze çarpan isimlerin başında gelmekteler.

Son olarak bu sene “Kelebeğin Rüyası” filmiyle World Soundtrack ödüllerinde “Halkın Seçimi” ödülünü kazanan ve bu ödülle ülke sinemasına uluslararası bir başarı kazandıran Rahman Altin ile “Bir Küçük Eylül Meselesi”, “Mahmut ile Meryem” gibi filmlerle televizyondan sinemaya geçiş yapana Toygar Işıklı önümüzdeki senelerde yaptıkları film müzikleriyle dikkatleri çekecek sanatçılar arasında yer almaktadır.

kelebegin-ruyasi

Türk sineması müzikle olan bağını elinden geldiğince sıkı tutmaya çalışmıştır, seyircinin bu tarz filmlere reaksiyonu ise gişede genellikle olumlu vaziyette olmuştur. Ancak beğeniyle dinlediğimiz, hatıralarımıza arka fon müziği yaptığımız yapıtların mimarlarına karşı sahip olduğumuz ‘film müziği bilinci’ tam olarak yeterli düzeyde değil. Filmler içerisinde pazarlanan şarkılardan öte filmle omuz omuza uyum içerisinde hareket eden özgün müziklerin sinema sanatına sağladığı katkı çok büyüktür, o yüzden tarih içerisinde özet halinde küçük bir gezinti yapma ihtiyacı hissettim. Sinemaya gönül vermiş, müzikleriyle filmlere katkı sağlamış ismini anmadığım diğer sanatçılarla ilgili eklemeleri yapmak isteyen okuyucular, yorum kısmına beğendikleri müzisyenleri yazarak ilave yapabilirler.

 

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s