Wolfgang Becker‘in yönetmen koltuğunda oturduğu 2003 yapımı, Good Bye Lenin! bir anne ve oğulun ilişkisi üzerinden Doğu ve Batı Almanya’yı bölen duvarın yıkılışını konu alıyor.
Princeton Üniversitesi’nde Antropoloji Profesörü olan John Borneman Berlin duvarının yıkılışını topluma etkisi üzerinden ele alır ve özetle, duvarın asla sadece bir duvar olamayacağını söyler. Zira duvarın varlığı toplumu ikiye ayırmıştır; evet ve yıkılışıyla her şey düzelecek gibi görünür ama esas olan bireylerin zihnindeki duvardır ve en zoru onu yıkmaktır. Film de aslında tam olarak burada duruyor. Alex’in Denis ile ilk tanıştığı sahnede kura çekilirken iki kutu görürüz, biri doğuyu, diğeri batıyı temsil etmektedir. Amaç homojen bir ekip kurmaktır aslında ama ayrıştırma en baştan yapılmıştır bile. Dolayısıyla Borneman’ın dediği gibi, duvarın yıkılışıyla her şeyin normale döneceğine inanmak varlığı baştan kabul edilen bir mittir… Goodbye Lenin filmi eleştirisi