The Place Beyond the Pines (2013): Babalar ve Kayıp Çocukları

The-Place-Beyond-The-PinesDerek Cianfrance’in üçüncü uzun metrajlı filmi The Place Beyond the Pines, roman havası yakalayan ve detaylara önem veren senaryosuyla ve Ryan Gosling, Bradley Cooper, Eva Mendes gibi oyuncu kadrosuyla dikkat çeken bir yapım. Bu dikkatin tabi en önemli sebebi Derek Cianfrance’in geleceğe yönelik umut vaat ettiği ikinci filmi Blue Valentine‘dı. İki filmi yan yana getirip baktığımızda Derek Cianfrance’in takip edilmesi gerekilen yönetmenler listesinde olması gerektiğini, özellikle de senaryo işçiliğini seyir zevki açısından ön planda tutanlar için söyleyebiliriz.

Panayırlarda tehlikeli motosiklet gösterileri yaparak hayatını yaşayan asi ruhlu Handsome Luke (Ryan Gosling)’un eski sevgilisi Romina (Eva Mendes)’dan çocuğu olduğunu öğrenmesinin ardından hayatında yeni bir döneme girmesiyle başlıyor hikayemiz. Ardından Romina’nın yalnız kaldığı dönemde çocuğu için yeni bir baba adayı bulup onunla yaşadığına, Luke’un çocuğuna iyi bir baba olmaya karar vermesine, bunun için banka soygunculuğu yapıp para kazanacak kadar ileriye gideceğine tanıklık ediyoruz. Emekli babasından devraldığı polislik görevini hakkaniyetle yapmaya çalışan genç polis Avery (Bradley Cooper)’nin yolu Luke ile kesiştiğinde ise artık ne Avery için ne de Luke için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Film boyunca karşımıza üç adet baba figürü çıkıyor. İlki hayatını panayırlarda motosiklet sürerek idare eden Luke karakteri, beklemediği anda baba olduğunu öğreniyor, çocuğunun vaftiz törenine bir yabancı olarak katılıyor, babalığın ne olduğunu çok geç keşfediyor ve bu geç keşfin bedelini yanlış stratejiler izleyerek ödüyor. Çünkü Luke’a göre baba olmak, çocuğu beslemekten ibaret. Para kazanıp çocuğa dondurma almak bir başarı onun için. İkinci baba figürü olan polis memuru Avery, kariyerini parlatarak çocuğuna yardım edeceğini sanıyor, liyakat basamaklarını birer birer çıkarken çocuğuna daha iyi bir gelecek bıraktığını düşünüyor ancak çocuğuna sağladığı sınırsız özgürlük onu da bir bedel ödemeye itiyor. Üçüncü baba figürü ise Luke’un oğluna üvey babalık yapan Kofi, Romina’ya olan sevgisini oğluna da aktaran, aile kavramını yaşatmaya çalışan, filmin genelinde yeri geldiğinde sessiz, yeri geldiğinde öğüt veren bir karakter. Bizim Selvi Boylum Al Yazmalım filmindeki “Sevgi Emektir” cümlesini kanıtlayan Kofi, filmdeki mutsuz karakterler arasında manevi olarak en zengini ve mutlu gözükeni, çünkü bir ailesi var ve ‘baba’ olmanın sorumluluklarını ‘çocuğa’ herhangi bir şey vaat etmeden yerine getiren biri.

The-Place-Beyond-The-Pines

Filmin en büyük kozu olan senaryo aynı zamanda filmin en büyük handikapı. Luke’un hikayesinin anlatıldığı ve hikayeye giriş niteliği taşıyan ilk kırk dakikayla geri kalan ve dallanıp budaklanan bir buçuk saatlik kısmı karşılaştırırsak arada dağlar kadar fark var öncelikle bu iki zaman dilimini birbirinden ayırmak lazım. Roman gibi bölümlere ayrılmış, pek çok konu hakkında çıkarımlar yapmaya çalışan bir senaryosu var filmin. Örneğin filmin ana teması babalar ve oğulları arasındaki etkileşim ve iletişim iken, yaklaşık yirmi dakika boyunca polis teşkilatının içerisindeki yozlaşmadan bahsetmek filmin ana temasının da izini siliyor ve dikkati dağılan seyirci ana temanın çekiciliğine tam olarak kendisini kaptıramıyor. Aslında Luke’un çocuğuna olan şefkati, Avery’nin çocukların babaların günahlarını çekmemesi için verdiği mücadele, kendi çocuğu ile Luke’un çocuğunu kıyaslaması, hatta Romina’nın yeni sevgilisinin sergilediği ‘iyi üvey baba’ profili hep senaryoyu besleyen ve güçlendiren sahneler; ancak o kadar çok farklı konuya yöneliyor ki normalde Oscar için bile aday gösterebileceğim bu Derek Cianfrance filmi iyi bir seyirlik olarak kalıyor.

The-Place-Beyond-The-Pines

Derek Cianfrance’in “follow shot” tekniğiyle karakterleri takip ederek tanımamızı sağlayan seçimi, bir yandan da babalarının peşinden giden çocukların ve bir andan sonra da babalarına dönüşen çocukların takibini göstermekte. 140 dakikalık uzun süresine pek çok toplumsal konuyu sığdıran ve ‘vurucu’ hikayesinin sahip olduğu potansiyeli kaybeden The Place Beyond the Pines, Ryan Gosling’in karizmatik Handsome Luke karakteriyle akıllarda yer ediyor.

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s