La Hora de los Hornos (Kızgın Fırınların Saati) filmi, Fanon‘un “Sömürgeleştirilmiş olan şiddetle özgürleşebilir.” sözleriyle başlar. Fernando Solanas’ın, filmdeki önermesi dikkate alındığında filmin bu cümlelerle başlamasının tesadüfi olmadığı anlaşılır. Çünkü filmde, günlük hayatın hemen her aşamasında gizli ya da açık olarak halkı sindirmeye yönelik kurgulanan şiddete karşı, halkın kendi öz gücüne dayanarak kullanacağı şiddeti harekete geçirme eğilimi vardır. Filmin şiddet yaklaşımı bu kavram üzerine tartışmayı da beraberinde getirir.
Egemen ulusların kuruluşlarından sömürgeleştirilmiş uluslarının kuruluşlarına kadar hemen her örgütsel yapılanma şiddetin belli başlı nüvelerini içselleştirerek kurumsallaşmasını tamamlar. Bu durum, siyaset felsefesinde kurucu şiddet olarak tanımlanan kavrama denk düşer. Weber‘in devlet tanımını “şiddet kullanma tekelini elinde bulunduran yapı” olarak yapması tesadüfi değildir. Devletler ister egemen olsunlar ister sömürü devleti olsunlar bu kurucu şiddeti tanımı gereği içselleştirir. Şiddeti meşru gösterme çabası ise hukuksal normların işe koşulmasıyla gerçekleştirir… Kızgın Fırınların Saati ve Şiddet