Billy Wilder eleştirel bakışı filmlerinden eksik etmeyen, dünyayı ve insanları filmlerinde türlü şekillerde yerden yere vuran ve bunu yaparken de mizahi anlatımdan çoğu zaman vazgeçmeyen bir yönetmen. Hollywood’u eleştirdiği Sunset Boulevard veya travestilik ve cinselliği konu edinen Some Like It Hot, sinema tarihi dersinde konu Hollywood’un altın çağına geldiğinde mutlaka bahsedilmesi gereken filmler. İnsanın hayattaki motivasyonunun cinsellik ve para olduğunu düşündüren filmleriyle Billy Wilder sadece çok yetenekli bir yaratıcı yönetmen değil, aynı zamanda çok da cesur bir sanat adamı. Cinsellik değilse bile para, Ace in the Hole’da da insanlar için en büyük motivasyon.
New Mexico’da hayat fazlasıyla durgundur.Türkiye’de alışık olduğumuzun tersine orada doğru düzgün haber yapılacak hiçbir olay olmaz. Bu durumdan en zararlı çıkansa tabii ki gazetecilerdir. İşte Chuck Tatum (Kirk Douglas) böyle bir gazeteci. Kariyeri için ihtiyaç duyduğu şey bomba gibi bir haber yapmak ve bunun için etik kuralları boş vererek tüm manipülatif yeteneklerini kullanmaya da hazır. Fakat bir türlü aradığı fırsatı bulamaz; ta ki Leo Minosa adlı biri mağarada göçük altında kalana kadar. İşte bu, Tatum’un kariyerinde dönüm noktası olabilecek bir haber adayıdır ama ‘doğru’ bir şekilde kullanılabilirse.
Medyanın illüzyon yaratma gücü, Ace in the Hole’un ana teması. Tatum’un yönlendirmesiyle tüm insanlar bu illüzyona aldanıyorlar veya en azından aldanmış gibi görünerek medya sirkinin yoluna devam etmesini sağlıyorlar. Bu yolda Tatum’un en büyük yardımcıları, kocasının durumunu paraya çevirmek isteyen Lorraine ve seçimler için oy toplamaya çalışan şerif. Şerifin olaya ortak olmasıyla film medya eleştirisinin üzerine bir de yozlaşmış siyasi otorite eleştirisi koymuş; ki örneklerine Türkiye’de de sıkça rastlayabiliyoruz.
Bu haber Tatum’un elinde gizli bir silaha dönüşüyor ve yarattığı illüzyon hızla birçok insanı etkisi altına alıyor. Mağaranın dışında artık yeni bir düzen var ve bu, kurtarma çalışmalarının lunaparkta eğlenerek beklenildiği acımasız bir düzen. Bu düzenin kurucusu olarak Tatum da artık tabii ki bir kahramandır. Öyle ki, ona yöneltilen haklı eleştirileri bile cevaplaması gerekmez çünkü Tatum’u kahramanlaştıran halk her şeye karşı hiç düşünmeden onu savunmaya hazır beklemektedir.
İşler bu şekilde Tatum’un istediği gibi gidiyor görünürken, bir anda hikayeye Billy Wilder’ın eli değiyor ve Tatum’un aslında Victor Frankenstein gibi kendi eliyle bir canavar yarattığı ortaya çıkıyor. Bu medya sirki artık Tatum’un kontrolü dışında, kendine ait bir ekonomik sistemdir ve nasıl ki canavar Frankenstein’ın sonunu hazırladı, Tatum’un da kaderi aynı olacaktır.
Ace in the Hole, Leo Minosa’nın hikayesi ön plana çıkarılarak 127 Hours gibi bir film olarak düşünülebilirdi, ama yönetmen bunun yerine cesur bir medya eleştirisi yapmayı tercih etmiş. Zaten böyle Billy Wilder olunuyor!
Herkese iyi seyirler.