Flipped (2010): Kendini İyi Hisset Filmi Sevenlere İlk Aşk Filmi

FlippedAmelie, Little Miss Sunshine gibi kendini iyi hisset filmlerinin bazen ciddi anlamda bünyede ağrı kesici, ateş düşürücü etkisi olabiliyor. Bu tarz filmlerin sevilmesinin ana sebebi de seyircinin izlerken yorulmaması, film bittiğinde meditasyona uğramış gibi rahatlayarak keyifle hayatına devam etmesi elbette. Örneğini verdiğim kendini iyi hisset filmlerinin haricinde 2010 yılında vizyona giren bir film daha var ki, kalitesiyle ve usta yönetmeni Rob Reiner’in sayesinde bu kategoride izlenmesi gereken filmler arasına muhakkak alınmalı. Bahsettiğim film, genç oyuncular Madeline Caroll ve Callan McAuliffe’nin başrollerini paylaştığı Flipped, ilk aşklarını yaşayan Juli Baker ile Bryce Loski’nin aşkı keşfedince ters düz olmalarını anlatıyor.

1960’lı yılların başlarında geçen hikaye çocukluk yaşlarında tanışmış Juli ve Bryce ikilisinin ilerleyen yıllarla birlikte birbirlerini ve aşkı tanımalarını, birinin aşktan kaçarken diğerinin kovalayışını, ailelerin çocukların karakterleri üzerinde oluşturdukları etkileri, hayatın içerisinde kaçırılmaması gereken pek çok mucizevi anın olduğunu yumuşak bir tonda, izleyiciyi hiç yormadan, keyifle anlatıyor. Wendelin Van Draanen’in aynı isimli romanından beyazperdeye uyarlanan Flipped, izlendikten sonra kitabını okuma isteği uyandıran filmlerden. Bu istek filmin çok iyi olduğuna da delalet edebilir, yetersiz olduğuna da. Flipped içinse iki seçenek de makul gözüküyor. Çünkü ilk sahnesinden son sahnesine kadar atmosferiyle, oyunculuklarıyla ve naif konusuyla kendini hayran bıraktıran film, çok iyi bir film olmasına rağmen aynı zamanda içeriğinde vaat ettiği zenginliği seyirciye tam olarak aktarma konusunda yetersiz de. Belki de bir American Beauty olmamak için hikayesinde barındırdığı sivri uçlara dokunmadan sadece kendini iyi hisset filmi olmaya çalıştığı için başroldeki ana karakterler hariç yan karakterlerin derinine inmeme ihtiyacı hissetmiş olabilir Rob Reiner ancak bu da filmin performansını tavana çıkarabilecek derinliğe sahipken yalınlıktan kurtulamamasına sebep oluyor.

Flipped

1960’lı yılların atmosferi hikayenin sıcakkanlılığını doğru bir şekilde yansıtan, sevimli bir dönem olarak arka plandaki yerini alırken, nostalji seven bünyemizde filmi hemen kabullenmeye başlıyor izleyici. Film boyunca sırasıyla önce erkek çocuğun, ardından da küçük kızın gözünden yaşanan olayları izliyoruz ve Rob Reiner’in filminin asıl numarası da aşka karşı iki farklı cinsiyetin farklı yaş dilimlerindeki bakış açılarını point of view tekniğiyle göstermek. 1960’lı yıllar-aşkı keşfetme-farklı bakış açıları birleştiği zaman ortaya çok dinamik bir film çıkıyor ama neredeyse kusursuz bir romantik komedi filmi olacakken süreyi kısa tutmasıyla ve daha önce de belirttiğim gibi yan konulara eğilmemesiyle aniden bitiveriyor Flipped. Belki çok güzel anlatılan bir hikaye, oyunculuklar muhteşem, hissettirilmek istenilen duygular seyirciye başarılı bir şekilde aktarılıyor ancak öyle bir anda bitiyor ki film, kendi potansiyeline yetemiyor. Yine de bu haliyle bile en iyi kendini iyi hisset filmleri arasında yerini alabilecek, sıkıntılı günlerinizde açıp tekrar izleyebileceğiniz, umut dolu, sevgi dolu bir Rob Reiner filmi Flipped. 1960’lı yılların ortamına doyamayan sinemaseverler için de ayrıca önerilir.

Leave a comment