Arnold Scwarzenegger’in 67 yaşında olduğunu düşündüğümüzde onu hala aksiyon filmlerinde görmek bile büyük mesele. Başta “Terminatör” filmi olmak üzere 80’li ve 90’lı yıllarda rol aldığı aksiyon filmlerinin hayranı olanlar onu şimdi bile keyifle izleyeceklerdir şüphesiz. Son yıllarda “The Expendables” serisi eski kurtları tekrar görmemiz için iyi bir vesile oldu ve seyirci bu modaya olumlu anlamda tepki gösterince serinin peşi sıra seri dışında aksiyon filmlerinin de geleceği belli olmuştu. Arnold 2013 yılında “The Last Stand” ve “Escape Plan” gibi iki filmde rol aldı ve şimdi bu sene de
izleyicilerinin karşısına “Sabotage” ve “The Expendables 3” filmleriyle çıkıyor. 2001 yapımı “Training Day” ve 2003 yapımı “S.W.A.T.” filmlerinin yazar kadrosunda olan David Ayer’in vasat altı birkaç aksiyon filmi yönetmenliğinden sonra çektiği “Sabotage” yönetmenin ilk kalbur üstü işi sayılabilir. Oyuncu kadrosunda eski vali, eski terminatör Arnold’un haricinde Lost dizisinden sonra göremediğimiz Josh Holloway, en son Prisoners filmindeki performansıyla olumlu eleştriler olan Terence Howard, Avatar Sam Worthington, Olivia Williams gibi ünlü isimlerin olduğu “Sabotage”, seyirciye beklediği aksiyonu sahip olduğu konuyu fazla zorlamadan veriyor ve diğer yandan yenilikçi anlatım teknikleriyle de ilgi çekiyor.
Narkotik birim DEA’ya bağlı özel görevlerde kullanılan asi timin uyuşturucu baskınıyla başlayan film, aksiyona hızlı bir giriş yapıyor ve ekibin araç içerisindeki konuşmalar olsun, operasyon sırasında birbirlerine karşı yaptıkları şakalar olsun anladığımız ilk şey ekibin polis olmaktan uzak, çılgın, kural tanımaz ancak liderleri Breacher’e sadık bir ekip olduğu. Breacher’in liderliğinde operasyonu tamamladıktan sonra evdeki paralardan on milyon dolarlık bir kısmı kanalizasyon borularında saklayan ekip, akşam vakti tekrar aynı yere döndüklerinde ‘çaldıkları’ paraları bulamazlar. DEA’nin bu olayı öğrenmesiyle birlikte bir soruşturma süreci geçiren ve yetkileri ellerinden alınan ekip, aradan geçen altı ay sonra tekrar göreve döndüklerinde kimliği bilinmez bir kişi ya da örgüt tarafından hedef seçilecektir.
Filmin daha önceden örneklerini gördüğümüz, çok da şaşırtıcı olmayan bir hikayesi var ve sanki filmin yönetmeni de bu durumun farkındaymışçasına fazla sürprizi gizleme zahmetine girmiyor. Filmde paraları kimin aldığı ya da örgüte dışarıdan saldıran kişinin/grubun kim olduğu bilinmezken ve aksiyon boyunca seyirci bunun cevaplarını ararken, diğer yandan Breacher’in geçmişte yaşadığı ve günümüzdeki olayla bağlantısı olabileceğini düşündüğümüz yan hikaye devreye giriyor. Breacher’in eşi ve oğlu, ekibin uğraştığı bir uyuşturucu baronu tarafından kaçırılıp öldürülmesi filmin hem ana karaktere derinlik katan hem de hikaye de bağlayıcılığı olan önemli bir yan hikaye. Zaten Breacher karakterinin haricinde ekipteki diğer uzun saçlı, dövmeli, piercingli, çılgın karakterler çizgi romandan fırlama yüzeysel bir şekilde ellerinde silahlarla durdukları için seyircinin Breacher’dan başka odaklanması gereken bir yer de olmuyor.
Sabotage filminde silahlar susmuyor, entrika mevcut, arabayla kovalamaca sahnesinin de yeterli ölçüde olduğunu söyleyebilirim. Ancak birkaç küçük özellik haricinde diğer aksiyon filmlerinden gözle görülür bir farkı bulunmamakta. Yönetmen David Ayer iyi bir aksiyon filmi ortaya çıkarmak için kurgusal anlamda alışık olmadığımız yenilikçi birkaç girişimde bulunmuş, hikayeyi anlatırken alıştığımız kalıpların dışına çıkmış. Fakat kurguda dinamizmi sağlamak üzerine yaptığı yeniliklerin yanında bazı yerleri de aceleye getirdiğini belirtmek gerekir, özellikle filmin çözülmeden önceki kısımlarını Breacher ile cinayet masasındaki polis arasındaki ilişki neredeyse atlanarak çekilmiş.
Açıkçası Arnold’un keyifli bir şekilde puro içtiği ve etrafa ateş açtığı filmleri izlemek seksenli ve doksanlı yılların aksiyon filmlerini seven seyirciler için her zaman keyif verici olmuştur. Ancak aksiyon türünün son örneklerine baktığımızda elimizde “The Raid” gibi sağlam ve ezber bozan bir seri durdukça, sanırım Hollywood aksiyonlarına burun kıvırmaya devam edeceğim.