L’Auberge Espagnole (2002): Kozmopolit Bir Dünya; Erasmus !

LAuberge-EspagnoleFransa-İspanya ortak yapımı olan, yönetmen Cedric Klapisch’in 2002 yılında festivallerin ilgi odağı olmuş filmi L’Auberge Espagnole, ülkemizdeki bilindik ismi İspanyol Pansiyonu, hayal gücü yüksek Xavier’in Erasmus yolculuğunu ve kendi kişisel hesaplaşmalarını anlatan bir romantik komedi filmi. Ancak pek çok diğer özellikle birlikte, oyuncu kadrosunun oluşturduğu sinerji ve zeka dolu senaryo filmi türdeşlerinden farklı bir konuma yerleştiriyor. Seyirciler tarafından hayranlık derecesinde beğenildikten sonra 2005 yılında ‘Les poupees russes’ ve 2013 yılında ‘Casse-tête chinois’ olarak iki devam filmi çekilen ve noktası konulan hikaye, sadece basit bir Erasmus macerasından çok daha fazlasını anlatıyor.

Babasının ayarladığı bir iş görüşmesi sonucunda İspanya’ya gidip İspanya piyasası ile ilgili bilgi alması gerektiğini öğrenen Xavier, hayatıyla ilgili radikal bir karar alır ve Erasmus öğrencisi olarak İspanya’ya gitmeye karar verir. Arkasında ailesini ve kız arkadaşını bırakan Xavier, seyirciyle ilk karşılaşmasında dahi arayış içerisinde biri olduğunu belli eder; aklında hiç durmadan sorular dolanmaktadır ve bazı basit ‘tanımlar’ı anlamlandırmaya çalışmaktadır. Çocukken büyüyünce yazar olmak isteyen Xavier, çocukluk fotoğrafını hep beraberinde gezdirir ve o da tanık olur Xavier’in kimlik arayışındaki sıkıntılarına. Baş karakterimizin kimlik arayışı İspanya’ya ayak bastığında daha da karmaşık bir hal alır, çünkü yeni bir şehir yeni bir hayat demektir; sokak isimleri, trafik kuralları, insanların davranışları, her şey sıfırdan yeniden şekillenmiştir. Ev bulma arayışında yeni insanlarla tanışan Xavier’in hayatı içinde yaşayanların İspanyol Pansiyonu adını taktıkları bir öğrenci dairesine uğradığında tamamen değişecektir. Farklı ülkelerden altı arkadaşın bir arada kaldığı İspanyol Pansiyonu, Xavier’in karşısında mini Avrupa Birliği topluluğu gibi durmaktadır ve farklılıkların meydana getirdiği o huzurlu havayı soluyan Xavier kendi kimliğini bu huzurlu ve sıcak yuvada bulmaya çalışacaktır.

Ülkeler arası öğrenci değişim programı olan Erasmus deneyimi her ne kadar bünyesinde pek çok malzeme barındırsa da sinemada bu programı anlatan filmlere pek rastlanmıyor. ‘Lauberge Espagnole’ bu açıdan ilgiyle karşılanacak bir film ve üstelik ‘Erasmus olayını’ çok olgun bir şekilde sindirerek, tüm hatlarıyla ve felsefik yanlarıyla anlatıyor. İnsanın yabancılaşması ve ardından eski bütün kurallarını yıkarak yeniden kendini inşa etmesi, Erasmus çatısı altında çok akıllıca cümlelerle anlatılıyor. Eski bir Erasmus öğrencisi olarak filmin hikayesini kalın abartılı çizgilerle değil de, hayatın kendisiyle paralel, psikolojik unsurlar göz önüne alınarak betimlemesi takdire değer yanlarından.

LAuberge-Espagnole

Cedric Klapisch’in İspanyol Pansiyonunda dikkati çeken ikinci unsur, devamında onlara ne olduğunu merak edip bir an önce ikinci filmi izlemek isteyeceğiniz karakterleri. Her biri farklı bir ülkenin insanı olsa da, İspanyol Pansiyonunda kimse kendi ülkesinin temsili karakteri değildir ve hepsi de bu yüzden mutludur zaten. Filmdeki İngiliz karakter Wendy’nin kendisini ziyarete gelen kardeşi Erasmus dışındaki dünyayı çok iyi özetler bu anlamda. Wendy’nin kardeşi Alman karaktere Nazi benzetmesi yapar, İspanyol karakterle konuşurken İspanyolların hep aynı şekilde konuştuğunu düşünerek taklit yapar ve diğer tüm karakterlere ülkeleriyle ilgili yakıştırmalarda bulunur. Çünkü Erasmus programı gibi kozmopolit ortamların haricindeki tüm topluluklarda insanlar karşısındaki kişileri Wendy’nin kardeşi gibi birtakım filtrelemelerden geçirmektedir; ülke, dil, din, ırk ve benzeri farklılıklardan sadece ‘keyif’ alınabilecek olan ‘İspanyol Pansiyonu’nda yönetmen Cedric Klapisch en güçlü eleştirisini bu yönde yapar ve baş karakterinin kendini keşfinin de sadece böyle bir yerde gerçekleşebileceğini gösterir.

Sıcak yan hikayeleri, sempatik karakterleri ve kolay adapte olduğumuz Xavier ile zamanın nasıl geçeceğini anlayamayacağınız “L’Auberge Espagnole” devam filmleriyle de birleştiğinde ortaya hayatın kendisi bir portre çıkartıyor ve geriye bu huzur verici arkadaş topluluğunu eğlenerek izlemek kalıyor. Başrollerin ünlü oyuncular Romain Durie, Audrey Tautou, Cecile de France ve Kelly Reilly tarafından paylaşılan film, oyuncu kadrosuyla harika bir kadro performansı ortaya çıkarmakta.

Advertisement

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s