Özet
Modernizm kavramı, aydınlanmayla temeli atılmış ve toplumların tüm yaşantı pratiklerinde yer edinmiş bir kavramdır. Aydınlanma düşüncesiyle dolaşımı artan akıl, ilerleme ve kurtuluşa erişme kavramları modernizmin de başat düşünceleri haline gelmiştir. Aydınlanma filozofları, moderniteyle akıl arasında güçlü bir ilişki kurar. Öyle ki; tarihsel, sosyal ve felsefi olarak ilerlemenin gerçekleşmesi aklın sürekli ilerleme eğiliminde olmasıyla mümkündür. Mutlak kurtuluş, vaat edilen özgürlüğe ulaşılınca gerçekleşir. Aydınlanmacı perspektifte bu özgürlük, akıl yoluyla varılacak bir noktayı işaret eder ve kurtuluş tarihsel bir gelişmenin modernite ile bütünleşmesiyle gerçekleşir. Postmodernizm kavramı ise 1940’lı yıllardan itibaren bu modernist anlayışta tarihsel bir kırılma yaşandığını ifade ederek yaşanılan dönemin artık modern sonrası dönem olduğunu söyleyen düşünürlerce geliştirilmiştir. Postmodernistler, moderniteyi akıl, ilerleme, özgürleşme ve bunların getireceği doğal kurtuluş fikrinin sonuçları ve gelinilen durum açısından tartışır, bu kurtuluşun oluşmadığını, oluşamayacağını ifade eder, bu yönüyle modernizmin bittiğini ve postmodern zamana gelindiğini savlar. Postmodern eleştiri; modernizmin tecrübelerinin aktarımıyla oluşan toplumsal gelişimi ve bilgi birikimini yadsımaz fakat bu gelişmenin insanlar üzerinde bir tahakküm aracı olarak kullanıldığını ifade eder. Modernizm ve postmodernizm düşüncelerinin ifade alanı bulduğu bir mecra da sanattır. Bu ifade alanıyla birlikte bu iki kavramın sanatsal olarak kendilerine özgü anlatı yapıları gelişmiştir. Bu bağlamda sinema, modern ve postmodern anlatı yapılarının görünür kılındığı yetkin bir sanattır. Çalışmada, modern anlatı ile postmodern anlatının sinemadaki yansıması üzerinden bir karşılaştırılması yapılacaktır. Karşılaştırma, özellikle bu iki anlatının kahramana yaklaşımı, zaman ve mekanı kullanımı, hikayeyi anlatış biçimi gibi özellikleri ele alınarak yapılmaya çalışılacaktır. Sonra postmodern anlatının kullanıldığı, Blue Velvet (Mavi Kadife) ve Lost Highway (Kayıp Otoban) filmleri üzerinden David Lynch sinemasının hangi özellikleriyle postmodern anlatıya örnek olabileceği tartışılmaya çalışılacaktır… David Lynch sineması