* Bu yazı Susan Felleman‘ın 2006 yılında yayımlanan Art in the Cinematic Imagination adlı kitabından alınmış ve Türkçe’ye Fırat Çakkalkurt tarafından çevrilmiştir.
Basitçe söylemek gerekirse, erkek ölü bir kadınla yatmak ister; bir tür nekrofiliden keyif almaktadır.
Alfred Hitchcock
François Truffaut ile yaptığı bir röportajda [1], 1958 yapımı Vertigo filminin konusundan söz ederken Alfred Hitchcock, bu sözüyle sadece Vertigo’nun bir hayli rahatsız edici ana önermesinden değil; söylemeliyim ki, genel anlamda sinematik deneyimin önemli bir psikoseksüel özelliğinden de gelişigüzel biçimde bahsetmektedir. Hitchcock’un gözlemini başlangıç (ve muhtemelen bitiş) noktası kabul ederek, Vertigo da dahil olmak üzere olağandışı bir ortak anlatı temasına sahip bazı filmleri inceleyeceğim: her birinde erkekler, erotizm ve suçluluk duygusuyla takılıp kalmış oldukları ölü kadınlara esrarengiz bir biçimde benzeyen başka kadınlara – ölü aşk nesnelerinin doppelgangerlerine – rastlarlar. Bu filmler arasındaki benzerlik ve farklılıkların – artzamanlı ve eşzamanlı ilişkilerin farkında olmak kaydıyla – analizi, sinemanın (en azından klasik anlatı sinemasının) bir paradigmasını ortaya koyacaktır… Bir Nekrofili Biçimi çevirisi