Melik çocukluğundan beri göz problemi yaşayan sinema aşığı bir gençtir. Hayattaki en büyük hayali sinema yapmak olan Melik, bu uğurda eğitim almak için Fransa’ya gider fakat bir süre sonra retina dekolmanı sebebiyle kör olmanın kıyısına gelir ve tedavisi için İstanbula’a geri döner. Melik Saraçoğlu ve Hakkı Kurtuluş‘un bir kez daha birlikte kamera arkasına – ve ilk kez önüne – geçtikleri Gözümün Nûru, işte böyle başlıyor.
Fransız ekolünden etkilendikleri sır olmayan Saraçoğlu ve Kurtuluş’un bu sıradışı filmi bir yandan jenerik yazılarının, müziklerin, zengin hayalgücünün ve film boyunca perdeye yansıyacak ödünç film parçacıklarının etkisiyle seyircide ilk anda bir Fransız Continue reading