* Chris Kutschera tarafından yapılan bu röportaj Ortadoğu Dergisi’nin (The Middle East) Ocak 1983 tarihli sayısında yayınlanmış ve Devrim Kılıç tarafından İngilizce’den çevrilmiştir.
Paris’in kuzeyinde küçük bir köyde yer alan eski bir manastır birden bire Türkiye’nin bir parka yansıması oldu. Ana giriş kapısının hemen üstünde Meryem Ana heykeline yukarıdan bakan bir yere Türkçe bir yazı yazılmış; “… Merkez Cezaevi”. Mustafa Kemal’ün Türkiye’sini öven yazılar yazılmış her yere, örneğin; “Ne mutlu Türküm diyene!”
Manastırın ana bahçesinin içinde yeni inşa edilen duvarlar avluyu daraltarak yeni bir bölüm oluşturmuş. Bu yeni yerde tutuklular kendilerini gözetleme kulesinden izleyen askerlerin bakışları altında spor yapıyorlar. Ana binaya giden dar yolda Ankara plakalı bir Cadillac araba başları geleneklere uygun biçimde örtülü olan kadınların ve geniş paça pantolon giyinmiş erkeklerin arasından yavaşça süzülerek ilerliyor… Yılmaz Güney Röportajı